İslam: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Tdl1060 (konuşmaa | yardımnar)
Değişiklik özeti yok
Tdl1060 (konuşmaa | yardımnar)
Sayfa içeriği 'thumb|right|260px|Dünyada İslam '''İslâm''' - ikinci büük tek tanrılı din.' ile değiştiriliyor
1. liniya:
[[Dosye:World Muslim Population (Pew Forum).svg|thumb|right|260px|Dünyada İslam]]
[[Dosya:Supplicating Pilgrim at Masjid Al Haram. Mecca, Saudi Arabia.jpg|thumb|right|280px|Müslümanlar için yeryüzündeki en kutsal yer olan [[Kâbe]] ve dua eden bir Müslüman]]
'''İslâm''' - ikinci büük tek tanrılı [[din]].
'''İslâm''', '''İslâmiyet''' veya '''Müslümanlık'''<ref>[http://www.tdk.gov.tr/TR/sozbul.ASPX?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF05A79F75456518CA&Kelime=müslümanlık "Müslümanlık". TDK Güncel Türkçe Sözlük.] URL erişim tarihi: 12 Mayıs 2008.</ref> ([[Arapça]]: '''{{ses|Ar-al islam.ogg|الإِسْلاَم}}''' / ''El-İslām''), [[Monoteizm|tek tanrı]] [[İnanç|inanc]]ına dayalı en yaygın [[İbrahimî dinler]]den biridir.<ref name="oxford">"Islam: An Overview" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online. Oxford University Press. 24 Nisan 2008 <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1087></ref> İslam, [[peygamber]]i [[Hz.Muhammed bin Abdullah|Hz.Muhammed]] aracılığıyla [[7. yüzyıl]]da yayılmaya başlamıştır. İslam dinine mensup kişilere ''[[iman]] etmiş, [[inanç]]lı''<ref>[http://www.dildernegi.org.tr/TR/Sozluk.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EFEC9E8A7FA3AA308F&Sozcuk=m%C3%BCmin%20%20&Detay=1&ANAH=42087 mümin] DilDernegi.org.tr. Erişim: 30 Eylül 2011</ref> anlamında [[mü'min]] veya ''[[Allah]]'a teslimiyet gösteren'' anlamında [[Müslüman]]<ref>{{Oxford|Islam}}</ref> denir. Zaman zaman [[gayrimüslim]] kaynaklarda tercih edilen ''Muhammedicilik'' veya ''Muhammedizm'' tanımlaması<ref>[http://books.google.com/books/about/The_Mohammedan_dynasties.html?id=4eJtAAAAMAAJ The Mohammedan dynasties] books.google.com. Erişim: 17 Temmuz 2011</ref><ref>[http://www.newadvent.org/cathen/10424a.htm Mohammed and Mohammedanism] Katolik Ansiklopedisi. Erişim: 17 Temmuz 2011</ref><ref>[http://www.archive.org/details/historyofthemoha032395mbp The History Of The Mohammedan Dynasties In Spain Vol II] Archive.org: Erişim 17 Temmuz 2011</ref> Müslümanlarca kullanılmaz.<ref>{{Oxford|Muslim}}</ref> İslam inancına göre, İslam'ın [[Kutsal kitap|kutsal kitab]]ı [[Kur'an]]'ı oluşturan [[sure]]ler [[Cebrail]] isimli [[İslam'da melek|melek]] aracılığıyla sözlü olarak Hz.Muhammed'e [[vahiy|vahyolmuştur]].
 
İslam [[mezhep]]leri, başlarda [[siyasal]], sonra da [[teoloji]]k-[[kavram]]sal farklılıklar kazanmış olan [[Şiîlik]] ve ana akımı temsil eden [[Sünnilik]] [[mezhep]]lerinden oluşur. Bunların dışında İslam dininde [[fıkıh]] ve [[itîkât]] gibi konularla ilgili çok sayıda [[mezhep]] bulunur. İslam'ın temelinde, ''[[Tevhid (din)|tevhit]]'' ilkesi yatar ki bu [[kavram]] [[Allah]]'ın varlığı ve birliğine inanmak anlamına gelir. Fakat 'önce tenzih' yani (la)ile birlikte vardır.
 
[[Hz.Muhammed]], İslam dinini yaymasının yanı sıra daha sonraları [[hâlife]] ve [[hanedân]]larca yönetilen bir [[İslam Devleti]] de kurmuştur. İleride imparatorluğa dönüşen bu devletin bölünmesiyle farklı bölgelerde yeni Müslüman devletler oluşmuştur.
 
== Kelime kökeni ==
İslam sözcüğü [[Arapça]] "se-le-me" kökünden türemiştir ve anlamı "barış"tır.<ref name="oxford" /><ref name="galeİslam">Rahman, Fazlur. "Islam: An Overview [First Edition]." Encyclopedia of Religion. Ed. Lindsay Jones. Vol. 7. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2005. 4560-4577. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref> Bununla birlikte kökün etken ortaç şekli ''esleme''dir ve "teslimiyet" anlamına gelir. Sonuçta ''İslam'', "teslimiyet"<ref name="oxford" /> anlamına gelirken, ''Müslüman'' da "teslim olan" anlamına gelir; burada teslim olunan tek Tanrı olduğu kabul edilen [[Allah]]'tır<ref name="galeİslam" /><ref>"Islam", Encyclopaedia of Islam Online</ref><ref name="brillİslam">[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0387 Gardet, L. "Islām." Encyclopaedia of Islam. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2008. Brill Online.] URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref><ref>Sözlükte "kurtuluşa ermek, boyun eğmek, teslim olmak; teslim etmek, barış yapmak" anlamlarındaki silm (selm) kökünden türemiş olan İslam'ın etimolojisini yapan ilk âlimlerden [[İbn Kuteybe]] kelimeyi "boyun eğmek (inkıyat) ve itaat etmek" şeklinde açıklamıştır. Sonraki kaynaklarada genellikle bu açıklamalar tekrar edilmiş, "sulh ve selamet gayesiyle boyun eğmek, tabi ve teslim olmak" manaları öne çıkarılmıştır. (Mustafa Sinanoğlu, 'İslâm - Son ilâhî din', ''Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi'', Cilt 23, s. 1)</ref>.
 
''Müslüman'' sözcüğü, [[Arapça]] kökenli ''müslim'' kelimesinin [[Farsça]] dilbilgisi kurallarına göre çoğulu olan ''Müslimân'''dan gelir.<ref>Mustafa Sinanoğlu, 'İman', ''Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi'', Cilt 22, s. 212</ref> Ancak Türkçede tekil olarak kullanılır ve çoğulu ''Müslümanlar''dır. Müslüman sözcüğü İslam dinine mensup kişileri adlandırmakta kullanılır ve "bağlanan", "teslim olan" anlamındadır.
 
== Temel kavramlar ==
=== Kültürel kaynaklar ===
İslam'da inanılan birçok inanç, uygulama ve kavramın kaynakları Arap ve Ortadoğu mitolojilerinde, [[Zerdüştlük]]te, Yahudi-Hırıstiyan kültürlerinde, Sümer bölgesi ve Hint kültürleri gibi Ortadoğuya komşu bölgelerin inançlarında bulunabilir. Bu kavramlar kısmen veya tamamen söyleyiş ve içerik değişimlerine uğrayarak İslami literatür içerisine yerleşmişlerdir.<ref>http://www.hermetics.org/Abraham.html</ref><ref>http://www.birazoku.com/kuran-incil-ve-tevratin-sumerdeki-kokeni/</ref><ref>http://www.historicalsense.com/Archive/Fener47_3.htm</ref><ref>https://docs.google.com/viewer?a=v&q=cache:q6oqBpQ6RgkJ:www.turuz.info/Dil/0184-Sumerle%2520turkler-muezziz%2520ilmiye%2520chigh%2520(51d)(2.212KB).pdf+&hl=tr&gl=tr&pid=bl&srcid=ADGEESj6YIms5_ryTwluc6t63Y1g2xVwrsW7derFrAD3iF-ExyjJgpA4NF-vrdcvX54ed_ckduDenHLLZ3HC6uP2pln9GkQy9mxm2MQNwFf5dZ-KVwRxT2eTKUjFgVssuSVYqqEp1THc&sig=AHIEtbRh-x7BHpJ7f7ky62VCJlX5fyyAkQ</ref><ref>http://alaeddinyavuz.wordpress.com/2012/06/30/islam-oncesi-arap-tanrilari/</ref>
 
İslam'da diğer [[Ortadoğu]] dinlerindeki büyük oranda [[Sümer]] kaynaklı olan [[Evren]]in ve [[Hz.Âdem]]’in [[yaratılış]] ve [[tufan]] mitosu aynen paylaşılır. Kur’an ve [[hadis]]lerde evren 6 günde yaratılmıştır. Âlemler olarak isimlendirilen evren ve insan, Allah tarafından, tasavvufi yorumda [[Esma-ül Hüsna|kendi isimleri]]nin tecelligahı olarak yaratılmıştır. [[Hz.Âdem]] [[cennet]]te çamurdan [[Rahman]]ın şekli üzere yaratılır ve kendisine [[Tanrı]] kendi [[ruh]]undan üfler, sonra da O’nun kaburga kemiğinden [[Hz.Havva]] yaratılır. [[Hz.Âdem ile Hz.Havva|Hz.Âdem ve Hz.Havva]] [[İblis]]'in kandırması ile [[nefis]]lerine yenik düşerler ve yasak meyveyi yedikleri için cennetten kovularak Yahudiliktekine benzer şekilde 7000 yıl önce olduğuna inanılan bir zaman diliminde Dünyaya gönderilirler.(Görsel kaynak [http://www.youtube.com/watch?v=GqFanQWsZUw]) Ancak İslam'da Hristiyanlık'takine benzer bir ''ilk günah'' kavramı yoktur.
 
=== İlah ===
 
[[Dosya:Dcp7323-Edirne-Eski Camii Allah.svg|''Allah'' sözcüğünün Arapça yazıldığı bir hat.|thumb|150px]]
{{Ana madde| Tevhid |Allah}}
 
İslam'a göre içerisindeki her şeyle birlikte [[evren]]in yaratıcısı doğma ve doğurma sıfatlarından münezzeh, [[tevhid|tek tanrı]] olan [[Allah]]'tır. Varlığı ezeli ve ebedidir. Her şeye gücü yeter. Allah'a [[iman]], İslamiyet'teki iman esaslarından ([[imanın şartları]]) birincisidir.
 
İslam [[ilâhiyat]]ında Allah'a [[antropomorfizm|antropomorfik]] sıfatlar ve atıflar yapmak şiddetle reddedilmiş ve yasaklanmıştır.<ref>[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e172 "Anthropomorphism". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e172>
URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref> Kur'anda geçen antropomorfik ifadeler ise tevil edilir. Örneğin Kur'anda ve hadislerde geçen Allah'ın yüzü, eli, karnı gibi ifadeler mecaz olarak algılanır ve hiçbir şekilde Allah'ın vücudunun tasvirine izin verilmez.
 
İslam dininde tanrının özel adı olarak ''Allah'' ismi kullanılırken, kullanılan başka isimler de vardır. Bu isimlerden 99 tanesi özel bir şekilde ele alınır ve birçoğu Kur'an'da Allah için kullanılan ifadelerden köken alan bu isimlere topluca "Güzel İsimler" anlamına gelen ''[[Esma-ül-Hüsna]]'' denir.<ref name="oxfordEsma">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t101.e5229 "Ninety-nine beautiful names of God" The Concise Oxford Dictionary of World Religions. Ed. John Bowker. Oxford University Press, 2000. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t101.e5229> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref> İslam toplumunda Allah'ın isimleri bunlarla sınırlı olmadığı gibi bazı isimlerin orijinleri ve islamdaki tanrı algısı üzerinde tartışmalar bulunmaktadır.
 
=== Peygamberlik ===
{{Ana madde| Peygamberlik | Muhammed bin Abdullah}}
 
İslamda diğer tektanrılı dinlerin de islam olarak adlandırıldığı olur ve zaman zaman yoldan çıkan ve sapıtan insanları tanrıya çağırmak için bazılarının adı Kur’anda anılmış olan [[peygamber]]ler gönderildiğine inanılır. Bu isimlerin bir kısmı [[Hıristiyanlık]] ve [[Musevilik]]'te aziz, din büyüğü, ata ya da siyasî şahsiyetler olarak kabul edilirken bazılarından da peygamber olarak bahsedilir <ref>{{Oxford|David}}</ref> ve onlara dair kıssalar İslam'la büyük benzerlik gösterir.<ref name="brillResul">[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0911 Wensinck, A.J. "Rasūl." Encyclopaedia of Islam. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2008. Brill Online.] <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0911> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref>
 
İslam’a göre insanın tarihi ilk insan ve peygamber sayılan [[Hz.Âdem]]le başlar, son peygamber sayılan Hz.Muhammedle [[peygamberler tarihi]] biter. Bu arada kaç peygamber olduğu tartışma konusudur. Kur'an'da peygamberlerin sayısına dair bir ifade bulunmaz ve 25 peygamber ismen anılır. [[Mü'min Suresi|Mü'min suresi]]'nin 78. Ayetinde konuyla ilgili ifadeler şöyledir:
"''Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var. Hiçbir peygamber Allah'ın izni olmadan bir [[mucize]] getiremez. Allah'ın emri gelince de hak yerine getirilir. İşte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana uğrarlar.''"<ref>[http://www.kuran.gen.tr/?x=s_main&y=s_middle&kid=1&sid=40 T.C. Diyanet İşleri Türkçe Kur'an Meâli, Mümin suresi]</ref> Çeşitli [[hadis]]lerde peygamberlerin sayılarıyla ilgili bazı yuvarlak sayılar verilir ve sonraki dönemlerde farklı kaynaklara dayanılarak üzerinde görüş birliği bulunmayan birçok sayı ortaya atılmıştır.<ref name="brillResul" />
 
İslam'da peygamberlik misyonu iki kategoride değerlendirilir: [[Nebi]]ler ve [[resul]]ler. Buna göre resuller kendileriyle birlikte yeni bir [[şeriat]] (dinî hükümler) gönderilen peygamberlerdir, ''Allah'ın elçileri'' olarak yorumlanırlar.<ref name="oxfordResul">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1984 "Rasul". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1984> URL erişim tarihi: 6Mayıs 2008.</ref><ref name="brillResul" /> Bu değerlendirmeye göre kendilerine vahiy yoluyla tanrının bir şeriat ve kitap indirdiğine inanılan Hz.Musa, Hz.Davut ve Hz.İsa resul sayılır. [[Musa]]ya [[Tevrat]], [[Davud]]a [[Zebur]], [[İsa]]ya [[İncil]]in indirildiğine inanılır.
 
Her resulün nebi olduğu, buna karşılık her nebinin resul olmadığı söylenir.<ref name="brillResul" /> Nebilerin beraberlerinde yeni bir şeriat getirmediklerine, kendilerinden önce gelen en son resulün şeriatına uygun hükmettiklerine inanılır. Buna göre son peygamber olarak kabul edilen Muhammed bir resuldür ve beraberinde getirdiği şeriat son ve geçerli sayılan tek şeriattır. Gerek Şiilik, gerekse Sünnilik'te peygamberlere inanmak önemli bir yer tutar ve inanç esaslarından sayılır.<ref name="oxfordResul" />
 
[[Hz.Muhammed bin Abdullah]]; (d. [[570]]/[[571]]- ö. [[632]])<ref name="oxfordMuhammed">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1577 "Muhammad". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1577> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref><ref name="brillMuhammed">[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0780 Buhl, F.; Schimmel, Annemarie; Noth, A.; Ehlert, Trude. "Muḥammad." Encyclopaedia of Islam. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2008. Brill Online.] <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0780> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref>, '''İslam'''a göre son peygamberdir ve kendisine [[Allah]] tarafından [[Kur'an]]'ın vahyedildiğine inanılır.<ref name="oxfordMuhammed" /> Kur’andan dolayı resul bir peygamber<ref name="oxfordMuhammed" /> kabul edilerek ortaya koyduğu [[şeriat]] Müslümanlar tarafından uymakla yükümlü olduklarına inanılan son şeriat sayılır. [[Mekke]]'de 571 yılında doğmuş, [[Veda Hutbesi]]'nden sonra [[Medine]]'de 632 yılında vefat etmiştir.
 
İslam inancında diğer din mensuplarının, peygamberlerin getirdiği dini tahrif etmelerinden dolayı Hz.Muhammed’in Tanrı tarafından aynı mesajın bazı değişikliklerle mükemmel bir din olarak yeniden gönderildiğine inanılır.
''"Muhammed yalnızca bir elçi ve Peygamberlerin sonuncusudur."(Ahzab: 40)''
 
==== Hadis ve sünnet ====
İslamda Hz.Muhammed'in söylediğine inanılan sözler ve fiiller ([[hadis]] [[sünnet]]), Kur'anın yanında ikinci derecede kaynak kabul edilir ve [[İslam hukuku]]nun iki temel kaynağından biri sayılır.<ref>[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-1123 Juynboll, G.H.A.; Brown, D.W. "Sunna." Encyclopaedia of Islam. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2008. Brill Online.] <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-1123> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref><ref>[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2279 "Sunnah". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online. Oxford University Press.] <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2279> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref> Sünnilerin hadisleri Hz.Muhammed'in ölümünden yaklaşık 2-3, şiilerin hadisleri 4-5 asır sonra yazılan ve bir isnad zinciri ile Hz.Muhammed'e atfedilen sözlerin derlenmesi ile oluşur.
 
=== Kur'an ve şeriat ===
[[Dosya:Maghribi script sura 5.jpg|[[13. yüzyıl]]dan kalma Mağribî tarzda yazılmış bir Kur'an sayfası; üzerinde yazılı olan ayetler [[Maide suresi]]nden.|thumb|200px]]
[[Dosya:FirstSurahKoran.jpg|left|thumb|200px|[[Kur'an]]'ın ilk suresi olan [[Fatiha Suresi]].]]
{{Ana madde|Kur'an|Şeriat}}
 
''Kur'an'' '''İslam''' [[peygamber]]i [[Hz.Muhammed]]'e [[Allah]] tarafından [[Cebrail]] aracılığıyla gönderildiğine inanılan kutsal kitaptır.<ref name="oxfordKuran">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1945 "Quran". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1945> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref><ref name="brillKuran">[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0543 Welch, A.T.; Paret, R.; Pearson, J.D. "al- Ḳurʾān." Encyclopaedia of Islam. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2008. Brill Online.] <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0543> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref> ''Kelamullah'', ''Kitabullah'', ''Furkan'', ''Mushaf'', ''Kitab'', ''Nur'' ve ''Umm-ul Kitab'' isimleriyle de bilinir.<ref name="brillKuran" />
 
Kur'an [[ayet]]leri ''[[sure]]'' adı verilen bölümleri oluşturur. Kur'an'da 114 sure bulunmaktadır.<ref name="oxfordKuran" /> Kronolojik olarak Kur'an'ın ilk yazılan ayetin [[Alak suresi]]nin birinci ayeti olduğuna inanılır: "''Oku O yaratan Rabbinin adıyla!''"<ref>[http://www.kuran.gen.tr/?x=s_main&y=s_middle&kid=3&sid=96 Elmalılı Hamdi Yazır, Türkçe Kur'an Meâli; Alak Suresi.]</ref>
 
Kur'an Hz.Muhammed’in sağlığında 610 - 632 yılları arasında [[vahiy kâtipleri]] tarafından parça parça yazılmış, ancak mushaf hâline getirilmemiştir. Dili erken dönem [[Arapça]]sıdır.
 
[[Fıkıh]]ta [[farz]] ve [[haram]] denilen hükümler Kur’ana dayandırılır. Müslümanlar Kur'an'ın orijinal olduğuna değiştirilemeyeceğine inanırlar;"''Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız''"<ref>[http://www.multimediaquran.com/quran/turkce/015/15-elmalili.htm Elmalılı Hamdi Yazır Türkçe Meâli; Hicr Suresi.]</ref>
 
[[Dosya:Opened Qur'an.jpg|thumb|right|200px|Kuran]]
 
Kur'an’ın Allah’tan geldiğine inanıldığı için [[şeriat]] ismi verilen İslam hukukunda Kur’an temel kaynaktır ve Kur'an'da geçen emir ve yasaklar temelinde kararlar alınır.<ref name="oxfordKuran" /> Bazı İslam hukuku ekolleri, Kur'an'da geçmemekle birlikte Kur'an'da geçen bir başka emir veya yasakla aynı illete (sebebe) dayanan konularda da Kur'an'daki emir veya yasağa [[kıyas]] yoluyla karar verirler.
 
Kur'anda Kur'an'ın Allah tarafından indirildiği konusu sıklıkla vurgulanır. İnanca göre Kur'an [[Kadir Gecesi]]nde indirilmeye başlanmıştır. Kadir suresinde Kadir Gecesi'nden şöyle bahsedilir: ''"Hakikat, biz onu Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesini sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Onda melekler ve Ruh, Rablerinin izniyle, herbir iş için iner de iner. O tan yeri ağarıncaya kadar bir selâmdır."
 
Kur’anın hacimsel olarak üçte ikisi dini hikâyelerden oluşur. Ayrıca dini emirler, yasaklar, sosyal düzenlemeler, nasihatler, teşvik ve korkutmalar içerik olarak önemli yer tutar. İslam inançları ve [[islam mitolojisi]]nin ana kaynağı da Kur'andır.
 
== İslam’da din algısı ==
 
İslamda dinler, İslam dışında Yahudilik, hırıstiyanlık ve putperestlik olarak formüle edilir. İslam'a göre en başından beri insanların inandığı din İslam'dır.<ref name="galeİslam" /> . İslam'a göre Hz.Muhammed'in getirdiği din, ''yeni'' bir din değildir. O, daha önceki peygamberlerin mesajını, tekrar açıklamış ve tamamlamıştır.<ref>Esposito (1998), pp.6,12; Esposito (2002b), pp.4-5; F. E. Peters (2003), p.9</ref><ref>"Muhammad", Encyclopaedia of Islam Online</ref> İslamda [[Hz.İbrahim]]i dinlerin peygamber veya kutsal kişi kabul ettiği kişiler çoğunlukla peygamber kabul edilir. Benzer şekilde [[Tevrat]], [[zebur]] ve [[incil]] tahrif edilerek hükümsüz kalmış ilahi vahiyler olarak kabul edilir.
 
Mâide Suresi, 82. ayetinde iman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin Yahudiler ile Allah'a ortak koşanlar olduğu, Hıristiyanların ise, nispeten Müslümanlara daha yakın olduğu ifade edilir. Ancak yine de Yahudiler ile olduğu gibi Hıristiyanlar ile de dost olunmaması gerektiği Kur'an'da bildirilir.<ref>Mâide Sûresi 51. Ayet</ref>
 
Bakara Suresi'nde ise, onlar hakkında daha ılımlı ifadeler kullanılır;
 
:"''Şüphe yok ki, iman edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler; bunlardan her kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve iyi bir amel işlerse, elbette bunların Rableri yanında mükâfatları vardır.''"([[Bakara]]: 62)
 
Kur'an'da [[Hz.İsa]]'nın peygamber ve "Allah'ın ruhu" (ruhullah) ifade edilir, ancak Hırıstiyanlıktaki Baba, Oğul ve Kutsal ruh'tan oluşan [[teslis]] inancı, tüm İslami kaynaklarca [[tevhid]]'e aykırı [[antropomorfizm|antropomorfik]] ifadeler olarak değerlendirilir ve reddedilir.
 
Kur'an'da Yahudiler ile Hıristiyanlar'ın aralarına kıyamete kadar düşmanlık ve kin salındığı, Yahudi ve Hıristiyanların dost edinilmemesi, onların birbirlerinin dostları olduğu ve bir Müslüman'ın bir Yahudi veya Hıristiyan ile dost olması durumunda artık onlardan biri olarak kabul edileceği ifade edilmektedir.<ref>Mâide Sûresi 51. Ayet</ref><ref>Mâide Sûresi 14. Ayet</ref><ref>Mâide Sûresi 64. Ayet</ref>
 
== Tarihçe ==
{{Ana madde|İslam Tarihi}}
İslamiyet [[7. yüzyıl]]da peygamberi [[Hz.Muhammed]] aracılığıyla [[Arap Yarımadası]]'nda yayılmaya başlanmıştır. Hz.Muhammed'in ölümünden sonra [[İslam Devleti]]'nin başına [[Dört Halife]] geçmiştir, bunlar sırasıyla: [[Hz.Ebu Bekir]], [[Hz.Ömer ibn Hattab|Hz.Ömer]], [[Hz.Osman bin Affan|Hz.Osman]] ve [[Hz.Ali bin Ebu Talib|Hz.Ali]]'dir. Hz.Ali'nin ölümünden sonra kısa süreliğine Müslümanların biatıyla [[Hz.Hasan]] halife olmuş fakat daha sonra elindeki gücü kullanarak [[Hz.Muaviye]] hilafeti almış, iktidara gelmiştir<ref name="oxfordMuaviye">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1565 "Muawiyah ibn Abi Sufyan" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1565> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>. Peygamberin ölümünden sonra iktidara gelen ilk dört halifeye Sünnî yazında sıklıkla ''Hülefa-i Raşidin'' yani ''Doğruluk üzere bulunan Halifeler'' denmiş ve bazen bunlara Hz.Hasan da eklenmiştir. Bununla birlikte [[Hz.Ebu Bekir]], [[Hz.Ömer ibn Hattab|Hz.Ömer]] ve [[Hz.Osman bin Affan|Hz.Osman]]'ın [[halife]]likleri genel olarak [[Şii]] ve [[Alevi]]ler tarafından tanınmaz. Haricîlerin bugün hâlâ devam eden bir kolu olan İbadiyye ise sadece ilk iki halifeyi, yani Ebu Bekir ve Ömer'i, kabul eder ve ''Doğruluk üzere halife'' olarak görür.
[[Dosya:Age of Caliphs-tr.png|thumb|350px|622-750 yılları arasında [[İslam Devleti]]{{legend|#B22222|Hz.Muhammed döneminde ele geçirilen topraklar (622-632)}}{{legend|#fa8072|[[Dört Halife]] döneminde ilave edilenler (632-661)}}{{legend|#ffdead|[[Emeviler]] döneminde ilave edilenler (661-750)}}]]
 
Hz.Ebu Bekir döneminde öncelikle peygamberin ölümü sonrası Arap yarımadasında başlayan kargaşalar giderilmiş, zaman içinde [[Sasani İmparatorluğu]] ve [[Doğu Roma İmparatorluğu]]'na doğru ilerlenmiştir. Hz.Ömer'in hilafeti sırasında İslam devleti sınırları büyük ölçüde genişlemiş<ref>[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2419 "Umar ibn al-Khattab". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2419> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>, [[Mezopotamya]] fethedilip ele geçirilmiş, [[Mısır]], [[İran]], [[Filistin]], [[Suriye]], [[Kuzey Afrika]] ve [[Ermenistan]]'ın çeşitli bölümleri ele geçirilmiştir<ref name="brillİslam" />. Daha sonra üçüncü halife olarak seçilen Hz.Osman'ın<ref name="oxfordOsman">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2449 "Uthman ibn Affan" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2449> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref> hilafeti sırasında İran'ın tamamı, Kuzey Afrika'nın tamamına yakını, [[Kafkaslar]] ve [[Kıbrıs]] ele geçirilmiş, İslam Devleti topraklarına katılmıştır. Bununla birlikte kendi zamanında bazı yakınlarının önemli görevlere atanması ve diğer bazı iç sorunlar sebebiyle Osman öldürülmüştür<ref name="oxfordOsman" />. Hz.Osman'ın şehit oluşu ve ortaya çıkan iç savaş ortamı sebebiyle Hz.Ali'nin döneminde hilafet iç meselelere yönelmiş, çıkan iç savaşla uğraşmıştır<ref name="oxfordOsman" /><ref name="oxfordAli">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e120 "Ali ibn Abi Talib". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e120> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>. İç savaş ve iç gerilimler sonucunda Hz.Ali de şehit olmuş<ref name="oxfordAli" />, kendisinden sonra halife olan oğlu Hasan ise hilafeti Muaviye'ye teslim etmek zorunda kalmıştır<ref name="oxfordMuaviye" />. Hz.Muaviye İslam Devletinin başkentini Şam'a taşımış, imparatorluk benzeri bir yapının temellerini atmış, kendisinden sonra oğlu [[Yezid]]'i bu makama atayarak İslam siyasî tarihinde saltanatı başlatmıştır<ref name="oxfordMuaviye" />. Bu harekâta karşı ayaklanan Muhammed peygamberin torunu, dördüncü halife Hz.Ali bin Ebu Talib'in oğlu [[Hz.Hüseyin]] ise, Yezid tarafından gönderilen askerlerce, [[Kerbela]]'da taraftarlarıyla birlikte öldürülmüştür<ref>[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2536 "Yazid". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2536> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref><ref>[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_SIM-8000 "Yazīd (I) b. MUʿĀWIYA." Encyclopaedia of Islam. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2008.] Brill Online. <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_SIM-8000> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>. Nitekim bu noktadan sonra daha katı bir Şiî ayrılması söz konusu olmuştur. Muaviye ile birlikte başlayan yeni döneme ''Emeviler Dönemi'' denmiştir. Emeviler Dönemi'nde büyük bölgeler zaptedilmiş, İslam Devleti [[İber yarımadası]]na kadar ilerlemiştir<ref name="oxfordEmevi">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2421 "Umayyad Caliphate". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2421> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>. Her ne kadar siyasî yayılma yükselişe geçmiş olsa da aynı şey dinî yayılma için söylenemez; nitekim bu dönemde dinî yayılmanın devletin gayrimüslimlerden aldığı vergi göz önünde bulundurularak pek teşvik edilmediği de öne sürülmüştür<ref name="oxfordEmevi" />. Emeviler'den sonra miladî 750 yılı civarı kurulan [[Abbasiler|Abbasi]] hükümdarlığı, Emevi hanedanlığının kontrolünü, [[Endülüs]] (İber yarımadasındaki kısım) haricindeki tüm topraklarda ele geçirmiştir<ref name="oxfordEmevi" /><ref>[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2052 "Saffah, Abu al-Abbas al-" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2052> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>. Abbasilerin iktidara gelişiyle Abbasiler Dönemi başlamış ve Abbasilerin [[hilafet]]i 750 yılından 1258 yılına kadar sürmüştür<ref name="brillAbbasi">[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0002 Lewis, B. "ʿAbbāsids (Banu 'l-ʿAbbās)." Encyclopaedia of Islam. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2008.] Brill Online.<http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0002> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>. Abbasiler zamanında hilafet başkenti tekrar değişmiş, Şam'dan Bağdat'a alınmıştır<ref name="brillAbbasi" />.
 
[[Emeviler]] ve [[Abbasiler]] döneminde yapılan fetihler sonucu ele geçirilen yeni topraklardaki halklar aynı zamanda İslam'la da tanışmış oluyorlardı. Bunun sonucu olarak zaman içinde birçok bölgeye İslam dini yayıldı. Önce yakın bölgelerde yaşayan İranlılarda, 10. yüzyılda ise kitleler halinde Türkler arasında İslam yayılmaya başladı. Tüccarlar aracılığıyla Müslümanlıkla tanışan ve Müslümanlığı benimseyen [[İdil Bulgarları]] ilk Müslüman Türk devleti oldu. [[Karluk]], [[Yağma]] ve [[Çiğil boyları|Çiğil]] Türkleri ise Orta Asya'daki ilk Müslüman Türk devleti olan [[Karahanlı Devleti]]'ni ([[840]]), [[Oğuzlar]] ise [[Büyük Selçuklu Devleti]]'ni ([[1038]]) kurdular. Abbasiler yönetiminde askeriyede büyük rol verilen Türklerin oluşturduğu [[Memlükler]] güçlenirken Abbasiler iki yüzyıllık hâkimiyetlerinin son dönemlerinde çöküşe geçmiştir<ref name="brillAbbasi" />. Nitekim 1250'de [[Mısır]]'da Memlük Sultanlığı başlamış, Memlüklerin buradaki hâkimiyeti [[1517]] yılına kadar devam etmiş, 1517 yılında Mısır'ı [[Osmanlılar]] ele geçirmiştir ki bu fetihten sonra Osmanlılar hilafeti kendi iktidarları olarak benimsemiş, ilan etmiş, Osmanlı padişahları aynı zamanda halife unvanını taşımıştırlar<ref name="brillAbbasi" /><ref name="oxfordHalife">http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e400 "Caliph/Caliphate". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online. Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e400> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.
</ref>. Abbasi hanedanlığının sonu ise 1258 [[Bağdat]]'ın [[Moğollar|Moğol]] istilacıları tarafından yağmalanmasıyla son bulmuştur<ref>[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=bnp_e100350 Schönig, Hanne (Halle/Saale). "Abbasids." Brill's New Pauly. Antiquity volumes edited by: Hubert Cancik and Helmuth Schneider. Brill, 2008.] Brill Online. <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=bnp_e100350> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref><ref name="brillAbbasi" />. Endülüs'teki Emevi kontrolü ise 13. yüzyılda düşüşe geçmiş, bölgedeki en son İslam hükümdarlığı olan [[Gırnata Emirliği]] [[1492]]'de düşmüştür<ref name="brillİslam" /><ref>[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e161 "Andalus, al-". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e161> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>. Bunların dışında 909 yılından 1171 yılına kadar Mağrib ve Mısır'daki çeşitli bölgelere [[Fatimiler|Fatimîler]] isimli Arap Şii (İsmailî) hanedanlığı hükmetmiştir<ref name="galeİslam" /><ref name="brillAbbasi" /><ref name="oxfordFatimi">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e645 "Fatimid Dynasty". Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e645> URL eirşim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>. Hanedanlığın başındaki halife Şii İsmaili imamıydı ve bu sebeple seküler gücünün yanı sıra İsmaili İmamet anlayışında da önemli bir yere ve tarihsel öneme sahip olmuşlardır. Fatimîlerin 12. yüzyıldaki çöküşleriyle birlikte Doğu'da hükmetmiş oldukları Mısır, [[Suriye]], [[Yemen]] ve [[Hicaz]] gibi bölgelerde [[Eyyubi hanedanlığı|Eyyûbî hanedanlığı]] başa geçmiştir<ref name="oxfordFatimi" />. 1517 yılında Osmanlıların ilan ettikleri halifelik 1924 yılına kadar devam etmiş, 1924 yılında Osmanlı'nın mirasçısı konumundaki [[Türkiye Cumhuriyeti]] devletinin meclisinin ([[TBMM]]) aldığı bir karar feshedilmiş, yönetim sistemi değişmiştir<ref name="oxfordHalife" />. Osmanlı Devleti tarafından yapılan fetihlerle Anadolu'nun tamamı ve Balkanlarda Müslüman nüfus artmış, İslam yayılmıştır.
 
== İslam inançları ve mitolojisi ==
{{ana madde|İslam'da iman |İslam mitolojisi}}
[[Dosya:Allah-eser.jpg|17. yüzyıldan kalma, [[hat]] sanatıyla [[Arapça]] yazılmış ''Allah'' sözcüğü. İslam dininde tek yaratıcı olarak Allah'a inanılır.|thumb|200px]]
 
İslam'da iman, [[Allah]]'tan başka ilah tanımamak, Allah'ın gönderdiğine inanılan kitaplara ve peygamberlere inanmak, Allah'a ait sıfat ve özelliklerin Allah'tan başkasına atfedilmemesi, öldükten sonra dirilme olarak [[kıyamet]] ve [[ahiret]] gününde Allah’ın önünde hesap verileceğine inanmak olarak özetlenebilir.
 
Her ne kadar İslam'daki farklı mezhepler gerek imanı gerekse imanın şartlarını farklı tanımlamış olsalar da, belirli esaslar her mezhepte aynıdır. Sünni anlayışta Kur’andan alınarak özetlenen iman esasları şunlardan oluşur:<ref>[http://www.diyanet.gov.tr/turkish/weboku.asp?sayfa=16&yid=33 T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı. "İlmihal"; 1. cilt; "İman ve İbadetler". s. 16/91.] URL erişim tarihi: 29 Nisan 2008.</ref><ref name="oxfordAkide">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e176 "Aqidah" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online. Oxford University Press.] <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e176> URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008</ref>
 
# Allah'a iman,
# Peygamberlere iman,
# Kıyamet gününe, ölümden sonra dirilmeye ve ahirete iman.
 
Bu esasların birincisi ve diğerlerinin temeli Allah'a imandır. Allah'a iman ile kasdedilen [[tevhit]] yani Allah'ın varlığına ve birliğine inanmaktır. Bu Allah'a dayandırılan yaratıcılık, ezelîlik gibi kavramlara inanmayı da gerektirir. Bunlara ek olarak Allah'ın gerçekten ibadet edilmeyi hak eden ilah, onun dışında ibadet edilen her şeyin ise batıl olduğuna inanmak tevhid inancının temelidir.
İslam ilahiyatçılarının Kur'an'dan ve Hz.Muhammed'in [[hadis]]lerinden derleyerek yorumlarla zenginleştirdikleri isimler ([[Allah'ın adları|Esmâ'ul Husna]]) İslam inançları ve [[İslam mitolojisi|mitoloji]]sinde önemli yer tutarlar. Bu yorumlara göre Allah her türlü zayıflıktan, eşyaya ait mekân ve zaman gibi kavramlardan tenzih edilen bir varlıktır.
 
İmanın şartları mezhepler arasında ayrılık göstermektedir. [[Ehl-i Sünnet]]te, tanınmış bir hadis olan ''[[Cibril Hadisi]]'' ve [[Kur'an]]'daki çeşitli ayetler kapsamında imanın altı şartı olduğu sıklıkla öne sürülür. Bunlar:<ref name="oxfordAkide"/>
# Allah'a iman,
# Meleklere iman,
# Kitaplara iman,
# Peygamberlere iman,
# Kıyamet gününe ve ahirete iman.
# Kaza ve kadere iman,
[[Dosya:Siyer-i Nebi 298a.jpg|Hz.Muhammed ve ashabını [[Mekke]]'ye ilerlerken gösteren bir betimleme; kanatlı betimlenen varlıklar İslam'daki [[Dört Büyük Melek]] olan: Cebrail, Azrail, Mikâil ve İsrafil'dir. Kur'an'da yasak edilmemesine rağmen, İslam'da meleklerin betimlenmesi pek hoş karşılanmaz ve sıklıkla rastlanmaz. ''Siyer-i Nebi''; 1595.|thumb|200px]]
[[Dosya:Qur'an 4475.jpg|Geç [[16. yüzyıl|16.]] veya erken [[17. yüzyıl]]dan kalma, [[tezhip]] ile süslenmiş bir Kur'an sayfası; [[Çin]].|thumb|200px|left]]
Bununla birlikte bu altı şarttan Kur’anda yer almayan kadere iman kısmı oldukça tartışmalıdır ve [[Şia]]'da yer almadığı gibi [[Ehl-i Sünnet]] arasında da tartışma konusu olmuştur.
 
İslam inancında [[Melek]]ler Allah'ın kendisine ibadet etsinler ve emirlerini yerine getirsinler diye yarattığı üstün kullarıdır.<ref name="oxfordMelek">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e163 "Angels" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press.<http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e163> URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008</ref> Melekler nurdan (ilahî ışıktan) yaratılmışlardır. Allah onlara özel görevler vermiştir. Büyük meleklerden [[Cebrail]], Allah'ın katından peygamberlere vahiy (mesaj/kitap) indirmekle; [[Mikâil]], doğa olaylarıyla; [[İsrafil]], [[Kıyamet|Kıyamet Günü]] ve yeniden diriliş günü [[Sûr (İslam)|Sûr]]'a üflemekle; ölüm meleği olan [[Azrail]], hayatı sona erdirmekle görevlidir<ref name="oxfordMelek"/>.
 
Kitaplara imandan Allah'ın zaman zaman [[peygamber]]leri aracılığıyla içinde doğru yolu, iyiliği ve kurtuluşu gösteren ayetler ve sözler bulunduğuna, hepsinin Allah’tan gelme olduğuna inanılan metinler kastedilir.
Bu kitaplar, sırasıyla Hz.Musa, Hz.Davut, Hz.İsa ve Hz.Muhammed’e indirildiğine inanılan [[Tevrat]], [[Zebur]], [[İncil]] ve [[Kur’an]]’ı ifade eder. Ayrıca diğer bazı peygamberlere indirilen sahifeler ([[Suhuf]]) indirildiğine inanılır.
[[Bakara suresi]]nin 136. ayeti şöyledir:
 
:''Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Musa ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rablerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”''<ref>[http://www.diyanet.gov.tr/kuran/ayet.asp?Kuran_id=2&Ayet_No=136&I3.x=6&I3.y=11 T.C. Diyanet İşleri, Türkçe Kur'an Meâli.]</ref>
 
Peygamberlere iman ile Allah'ın peygamberler gönderdiğine, ilk peygamber [[Hz.Âdem]] ile son peygamber [[Hz.Muhammed]] arasında sayıları ve çoğunun kimliği bilinmeyen bütün peygamberlere inanma anlatılımak istenir. Bakara suresi 285. ayet şöyledir: :''"Peygamber, Rabbinden ne indirildiyse ona iman etti, müminler de. Hepsi, Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve: 'Peygamberleri arasında hiçbir ayrım yapmayız.' diye Peygamberlerine inandılar ve: 'İşittik ve boyun eğdik, bağışlamanı dileriz, ey Rabbimiz! Dönüş sanadır!' dediler."''<ref name="bakara">[http://www.kuran.gen.tr/?x=s_main&y=s_middle&kid=3&sid=2 Elmalılı Hamdi Yazır; ''Türkçe Kur'an Meali''. Bakara suresi.]</ref>
 
Kadere iman; hayır veya şer, her işin Allah'ın irade, takdir ve yaratmasıyla olduğuna inanma şeklinde tarif edilir. Bununla birlikte kaderin iman tanımı içerisinde geçip geçmemesi gerektiği İslam ilahiyatçıları arasında tartışmalı bir konudur.
 
İslam ilahiyatında Allah'ın ezelî ve ebedî ilmi ve bilgeliğinin gereği olarak her şeyin onun bilgisi dâhilinde olduğuna ve bu bilgilerin Kur’anda bir terim olarak geçen “[[Levh-i Mahfûz]]”da yazılı kader olduğuna, zamanı geldiğinde de bu bilgilerin kuvveden fiile çıktığına (kaza) inanılır. İlahiyatçılar arasında kadere karşı insan iradesinin gücü, kaderin değişip değişmeyeceği ve kader karşısında insanın sorumluluğu gibi konular uzun tartışmalara sebep olmuştur.
 
Kader Kur'an'da imanın bir unsuru, parçası olarak geçmez. Bununla birlikte Cibril Hadisi'nin bazı sürümlerinde Muhammed imanı tanımlarken kader de geçmektedir.<ref name="cibril">[http://samil.ihya.org/?t2=oku&an=330&g=E1WA&s=6&t4=&t3=cibril.had%CEsi "Cibril Hadisi" tercümesi]; özgün kaynak: Buhârî, İman 1; Müslim, İman 1</ref> Bu sebeple kadere iman Sünnilikte özellikle klasik âlimlerin bir kısmı tarafından iman esaslarından biri olarak görülmüşken, Şiilikte iman esaslarından biri olarak geçmez.
 
[[Ahiret]]e iman ile Ahiret gününe, yani [[Kıyamet]]e, ve yeniden dirilişe inanma kastedilir.
Ahiret günü; islamda Allah'ın insanları yeniden diriltip bir arada toplayacağı gündür. O gün insanlar ya nimetleri bol olan [[Cennet]]’e ya da elem verici azabın olduğu [[Cehennem]]'e gireceklerdir. Kur'an'da ahirete iman çeşitli ayetlerde vurgulanmış, Bakara suresi 62. ayette ise Allah'a inançla birlikte kurtuluşa erecekleri tanımlamakta kullanılmıştır:
:"Şüphe yok ki, iman edenler, [[Yahudiler]], [[Hıristiyanlar]] ve [[Sabiiler]]; bunlardan her kim Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve iyi bir amel işlerse, elbette bunların Rableri yanında mükâfatları vardır. Bunlara bir korku yoktur ve bunlar mahzun da olmayacaklardır."<ref name="bakara" />
 
İslam'ın diğer büyük mezhebi olan Şiilikte ise iman genellikle şu unsurlarla tanımlanır:<ref name="oxfordAkide" />
:# [[Tevhit]] - Allah'ın varlığı ve birliğine inanmak,
:# [[Adalet]] - İyi ve kötü olan şeylerin bir hikmetinin olması ve olayların arkasındaki hikmetin Allah tarafından bilinirken her zaman insanlarca anlaşılabilir bir mahiyette olmaması; iyi ve kötü şeylere karşı Allah'ın insanlara iyi olanları yapmalarını emretmesi ve bunun karşılığında onları mükâfatlandırması,
:# [[Nübüvvet]] - Peygamberlere iman,
:# [[İmamet]] - Allah'ın belirli şahısları insanlığın önderi, imamı olmak için önceden seçtiğine ve gönderdiğine inanmak. Şii inancında Ali ve onun soyundan olan belirli kişilerin gerçek imamlar olduğuna, bunun dinî bir gereklilik sonucu olduğuna inanılır ki bu gerekli vasıflara uyan herkesin imam olabileceğini öne süren Sünni fikriyatından çok farklıdır ve iki mezhep arasındaki en büyük farktır.
:# [[Mead]] - Kıyamet gününe inanmak.
 
Bunların dışında Şii itikadında ''şart'' olarak sıralanmasa da, meleklere ve kitaplara iman da Şii itikadında mevcuttur. İmamet şartı dışında, Sünni amentüsünden farklı olarak [[Şii]] [[Akide (din)|amentü]]sünde [[kader]]e iman mevcut değildir.<ref name="oxfordAkide"/> İmamet unsuru Şiilikte iman esaslarından biridir. Şii mezheplerinde imamet konusu yorumlama ve kimlerin imam sayılıp sayılmayacağı hususlarında farklılıklar arzeder. Şiilikte imamların masumiyeti, yanılmazlığı, sözlerinin dinde delil kabul edilmesi sebebiyle konu ayrıca önemlidir.
Sünnilikte bulunmayan ''Adalet'' ise Şiilikte özel bir anlam içerir. Şiilikte eşyanın bazısının doğası hasebiyle içten iyi, bazısınınsa doğası hasebiyle içten kötü olduğu inancı mevcuttur. Buna göre olayların arkasında her daim gizli bir hikmet yatmaktadır ve kul her ne kadar bu hikmete nail olmaya çalışmalıysa da bunu tamamen anlaması pek mümkün değildir. Aynı şekilde bu esas kişilerin yaptıkları eylemlerde hür olduklarının, Allah'ın da adil olduğunun ve bu sebeple Allah'ın kişilerin iyi eylemlerine iyi, kötü eylemlerine karşı kötü bir sonuç yaratmasının mecburi olduğu görüşündedirler. Yani Allah adalet sıfatından dolayı iyiliği her daim iyilik, kötülüğü ise kötülük ile sonlandırır. Bu Sünnilikte yer almayan bir esastır ki yer almamasının farklı sebepleri vardır. En başta Sünnilikte eşyanın içten iyi veya kötü olup olmadığı tartışmalıdır. Ayrıca [[kader]] ve [[kaza]]ya yaklaşan kişinin eylemlerinde hür olma esası Sünnilikte genel olarak mevcut olsa da, daha farklı yorumlanmıştır.
 
Sünnilerde amentü sıklıkla ''İmanın Altı Şartı'' olarak geçerken Şiilerde ''Usûl el-Din'' olarak adlandırılır. İslam ilahiyatçıları kişinin kurtuluşa erebilmesi için iman etmesinin, bazıları ise ibadet gibi unsurların da şart olduğunu öne sürerler.<ref>Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 24-27.</ref>.
 
== Ritüeller; kulluk ve ibadet ==
İslam'da dini hükümleri farklılıklar arzeden birçok ibadet bulunur. İslam'da kişi, yaptığı her ibadetle [[sevap]] kazanırken [[farz]] olmasına rağmen yapmadığı ibadetlerle [[günah]]a girer.<ref>[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2211 "Sin" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2211> URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008.</ref>. Fıkıhta Kur'an'da inananların yapması emredilen eylemlere [[farz]] denilir. Bu ibadetleri terk etme [[irtidad|İslamı terketme]] ile eş tutulur ve [[şeriat]] hukukunda örneğin [[namaz]] gibi bir ibadeti terketmenin cezası büyük günahtır.
[[Dosya:Dua.jpg|thumb|right|Dua eden bir [[Müslüman]]]]
 
Kulluğun İslam [[akide]]sinin bir parçasını teşkil edip etmediği tartışılmıştır. [[Matüridilik|Maturidiyye]] ve [[Eş'ariyye]] mezheplerine göre ibadet, imanın ve dolayısıyla akidenin bir parçası değildir; kişinin ibadetlerini aksatması veya ibadet etmemesi onu dinden çıkarmaz<ref>Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 27.</ref> Bununla birlikte kişinin bağlılığının azalabileceği ve imanının daha zayıflayacağı ve benzeri fikirler de sık sık öne sürülür<ref>Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 29-30.</ref>. [[Selefiyye]], [[Hariciyye]], [[Mutezile]], [[Zeydiyye]] gibi mezheplere göre ibadet, imanın bir parçasıdır<ref>Kılavuz, Ahmed Saim. "İman-Küfür Sınırı". sf 24-26. Marifet Yayınları, İstanbul, 1990</ref><ref>Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 24.</ref>. Buradan hareketle ibadetin seviyesine göre kişinin imanının artıp azalabileceği fikri de ortaya atılmıştır ve bu mezhepler imanın artıp eksilebileceğini ileri sürmüşlerdir<ref>[http://www.brillonline.nl/public/iman Gardet, L. "Īmān ." ''Encyclopaedia of Islam''. Edited by: P. Bearman, Th. Bianquis, C.E. Bosworth, E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2006. Brill Online.] <http://www.brillonline.nl/public/iman> URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008</ref><ref>Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 34-35.</ref>. Kur'an'da ibadetin imanın bir parçası olduğuna dair bariz bir ifade yoktur; bununla birlikte ibadeti imanın bir parçası sayan âlimler ve mezhepler çeşitli ayet (örneğin [[Nisa Suresi]] 93. ayet gibi) ve hadisleri farklı şekillerde yorumlayarak ibadetin imanın bir parçası olduğu fikrini savunmuşlardır<ref>Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 25-27.</ref>.
İbadetin imanın bir parçası olmadığını savunan âlimler ve mezhepler, Kur'an'da geçen ''Müslüman'' (İslam'a giren) ve ''Mü'min'' (İslam dinine inanan) ayrımına dikkat çekmişlerdir<ref>Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 27-28.</ref>; Hucurat suresi 14. ayeti gibi:
:" ''Bedeviler: 'İman ettik.' dediler. De ki: 'Siz henüz iman etmediniz, fakat henüz iman kalplerinizin içine girmemiş olduğu hâlde 'İslam'a girdik' deyin. Eğer Allah'a ve peygamberine itaat ederseniz, size amellerinizden hiçbir şey eksiklemez; çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, merhamet edendir.<nowiki>'</nowiki>'' "<ref>[http://www.kuran.gen.tr/?x=s_main&y=s_middle&kid=3&sid=49 Yazır, Elmalılı Hamdi. Türkçe Kur'an Meâli; Hucurat suresi]</ref>
 
Bu tartışmaların pratik sonucuna göre ibadetleri terkeden insanlar [[şeriat]] hukukunda dinden çıkmış ([[mürted]]) sayılıp idam dahil değişik ceza ve yaptırımlara maruz kalabilirler.
 
=== İslam'ın Beş Şartı ===
{{Ana madde|İslam'ın Beş Şartı}}
[[Dosya:Shahada.svg|left|"Şehadet" sözcüğünün hat sanatıyla yazılmış bir örneği.|thumb|180px]]
[[Dosya:Evstafiev-chechnya-prayer2.jpg|Namaz kılan bir Müslüman ([[Çeçenya]])|thumb|200px]]
 
İslamın beş şartı sünni islamda [[farz]] olduğuna inanılan yükümlülükler bütünüdür. [[Kur'an]]'da açık emir olarak geçen ibadet ve eylemlerin yapılması, inananlara şarttır. Bununlardan özellikle 5 tanesi geleneksel islamda ''İslam'ın Beş Şartı'' adıyla bilinir ve önemi vurgulanır.
 
Anlayış [[Abdullah bin Ömer]] ve babası [[Ömer bin Hattab]] aracılığıyla aktarılan ve Sünni islamda [[sahih]] olduğu kabul edilen ünlü ''[[Cibril Hadisi]]''ne dayanır. [[Hadis]]te, vahiy meleği olarak kabul edilen [[Cebrail]] sahabelerden Dıhye kılığına bürünerek peygamber ve arkadaşlarını ziyaret eder, peygambere çeşitli sorular sorar. Bu sorulardan biri ve aldığı yanıt şöyledir:
::"''<nowiki>'</nowiki>Ya Muhammed! Bana İslam'ın ne olduğunu söyle!' Muhammed: 'İslam; Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt'i hac etmendir' buyurdu. O zat: 'Doğru söyledin' dedi. <nowiki>'</nowiki>''"<ref name="cibril" />
 
Bu hadisten yola çıkarak ''İslam'ın beş şartı'' adıyla şu ibadetler temel kabul edilmiştir:<ref>[http://www.ucalgary.ca/~elsegal/I_Transp/IO5_FivePillars.html "The Five Pillars of Islam". RelS 201 Class Notes on Islam. University of Calgary.] ("İslam'ın Beş Şartı". RelS201 İslam üzerine ders notları. Calgary Üniversitesi) URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008.</ref>
 
 
* [[Kelime-i şehadet]] getirmek,
* [[Namaz]] kılmak,
* [[Oruç]] tutmak,
* [[Zekât]] vermek,
* [[Hac]]ca gitmek.
 
== Mezhepler ve diğer gruplar ==
[[Dosya:Muslims schools.png|right|thumb|440px|Mezhepler ve [[İslam dini fıkıh mezhepleri|fıkıh mezhepleri]]:</br>
[[Sünni]]:</br>
Açık Yeşil: [[Hanefi mezhebi|Hanefi Mezhebi]]
Turuncu: [[Maliki mezhebi|Maliki Mezhebi]]
Mavi: [[Şâfiî mezhebi|Şafi Mezhebi]]
Koyu Yeşil: [[Hanbeli mezhebi|Hanbeli Mezhebi]]</br>
[[Şii]]:</br>
Koyu Pembe: [[Caferilik|Caferilik Mezhebi]]
Açık Pembe: [[Zeydilik|Zeydilik Mezhebi]]]]
Mezhepler dini önderlerin veya toplulukların din [[algı]]larıdır. Ayrıca İslamda siyasi etkenler gibi değişik sebeplere dayanan mezhepsel bölünmeler de olmuştur. Bunlardan [[Babilik]] ve [[bahailik]] gibi derin inançsal ayrılık gösteren bazıları İslam orijinli bağımsız dinler olarak değerlendirilebilirler. Bunun dışında dini önderlerin yerleşik hale gelmiş farklı anlayış ve yorumlarından kaynaklanan mezhepler vardır.
 
[[Muhammed Ebu Zehra]], daha sonra klasikleşen ''[[Mezhepler]] Tarihi'' adlı kitabında İslam dini mezheplerini üç kategori altında işler: [[İslam dini siyasi mezhepleri|Siyasi mezhepler]], [[İslam dini itikat mezhepleri|itikadi mezhepler]] ve [[İslam dini fıkıh mezhepleri|fıkhi mezhepler]].
 
=== Siyasi mezhepler ===
{{Ana madde|İslam'da siyasi mezhepler}}
Siyasi mezhepler kategorisi içerisinde [[Sünnilik]], [[Şia]] (Şiilik) ve [[Hariciler|Haricilik]] mezhepleri bulunur. Bu mezheplerin ortaya çıkması ve ayrışması İslam tarihi açısından önemli bir olaydır ve siyasi etkileri başta olmak üzere birçok çeşitli etkileri olmuştur.
 
Hz.Muhammed öldükten sonra ortaya çıkan devletin liderliği sorununda belirli bir ayrışma gerçekleşmiştir. Bazı kişiler devletin lideri, imam konumunda Hz.Ali'yi görmek istemişlerdir. Nitekim Şiilik inancına göre imamet [[Hz.Ali]]'nin hakkıdır ve peygamber bunu yaşarken ima etmiştir. Sünniler Hz.Ali'nin de imamete uygun olduğunu kabul etmekle birlikte, peygamberin yaşarken kendisinden sonra Ali'nin imam olması gerektiğini ima ettiğine inanmazlar. Nitekim Şiilerin büyük bir çoğunluğu Hz.Ali öncesindeki 3 [[halife]]yi kabul etmezken, Sünniler kabul eder. Şiilik ve Sünnilik arasındaki tartışma bu şekilde siyasi bir tartışma ile (kimin imam olması gerektiği) başlamış, zaman içinde iki grup ibadetler ve çeşitli akide konuları açısından da ayrışmıştırlar. Üçüncü siyasi grup olan Hariciler ise başta Ali taraftarı kişilerdi. Bununla birlikte [[Sıffin Savaşı]] sonunda hakem tayin edilmesi olayına sonradan karşı çıkmış, bu hakemliğin [[küfür (din)|küfür]] olduğunu öne sürmüş ve ayrı bir grup olarak ortaya çıkmışlardır.
 
==== Sünnilik ====
{{Ana madde|Sünnilik}}
Dünyadaki en yaygın siyasi mezhep Sünniliktir ve Günümüz Müslüman topluluğun çoğunluğu Sünnidir<ref name="Sünni İslam">"Sunni Islam." Dictionary of the Israeli-Palestinian Conflict. Vol. 2. Detroit: Macmillan Reference USA, 2005. 440. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Sünniler Şiâ'dan farklı olarak peygamberin ölümünden sonra halife olan ilk [[dört halife]]nin (Hulefa-i Raşidin) hepsini tanır ve dört halifeyi ''doğruluk üzere olan halifeler'' olarak saygı ve sevgiyle anarlar<ref name="galeMezhep">Kamali, M. Hashim. "Madhhab." Encyclopedia of Religion. Ed. Lindsay Jones. Vol. 8. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2005. 5547-5550. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref><ref name="oxfordSünni">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2280 "Sunni Islam" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2280> URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008.</ref>. Sünnilikte farklı alimler farklı imamet, hilafet tanımları yapsalar da ortak nokta herhangi bir kimsenin soyunun imameti hak ettiği fikri bulunmaz ve bu da genel olarak Şia ile arasındaki en büyük ayrılıklardandır. Nitekim imamet, halife makamı Sünnilik'te önemli olsa da Şia'nın çoğu mezhebinde olduğu gibi itikatta bir yere sahip değildir. Aynı şekilde peygamberin torunu [[Hüseyin]]'in [[Kerbelâ]]'da öldürülmesi hadisesi genel olarak üzücü bir olay olarak kabul edilip, [[Yezid]] Sünni cemaat içerisinde sıklıkla yerilse ve Sünnilikte isim olarak neredeyse hiç kullanılmasa da<ref>[http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=show_qna&id=7452 Yezid üzerine bir soru - sorularlaislamiyet.com] URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008.</ref><ref>[http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Enstitu&SubSection=EnstituSayfasi&Date=03.09.2004&TextID=799 Portre: Yezid - risaleinurenstitusu.org] URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008.</ref>, Şia'dakine benzer bir şekilde [[Kerbelâ Olayı]] her yıl törenlerle anılmaz. Şiâ'daki çeşitli mezheplerde bulunana benzer bir [[Mehdi]] inanışı olmadığı gibi, imamet anlayışının farklılığı sebebiyle herhangi bir imamet silsilesi de bulunmamaktadır. Ek olarak Şia'da birçok mezhebin kabul ettiği imamların üstün akli kabiliyeti, bilgi ve hikmeti olduğu, günahsız ve hatasız oldukları gibi fikirler Sünnilikte bulunmaz<ref name="galeŞiiSünni">Nasr, Seyyed Hossein. "Shiism: Ithnā ʿAsharīyah." Encyclopedia of Religion. Ed. Lindsay Jones. Vol. 12. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2005. 8337-8346. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Ayrıca Şia'da çoğunluk imamların sözlerini de hadis külliyatından sayarken Sünnilikte hadis külliyatı sadece Muhammed'in sözlerini ve eylemlerini kapsar<ref name="galeŞiiSünni" />.
 
Sünnilerin takip ettikleri akide (inanç) mezhepleri üç tanedir: [[Matüridilik]], [[Eşarilik|Eş'arilik]] ve [[Selefiyye]]<ref>[http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=591 Ehl-i Sünnet - sorularlaislamiyet.com]</ref>. Matüridilik ve Eş'arilik aralarında teorik [[fıkıh]]ta yirmi kadar noktada farklılık varsa da birbirlerine çok benzerler. Bu iki mezhebin dışında Sünnilerin takip ettiği ve her ne kadar her daim bir itikat mezhebi olarak anılmasa da, inanç ile ilgili kararlar veren bir başka mezhep de [[Selefiyye|Selefiliktir]]. Gerek Matüridilik gerekse Eşarilik itikadi meseleleri yorumlarken akla başvursa da Selefilik bunu doğru bulmaz; bunun yerine ayetleri ve hadisleri olduğu gibi alırlar. Ayrıca iman tanımı, Matüridilik ve Eşarilikte büyük oranda benzerken Selefilikte daha farklıdır. Örneğin Matüridilikte imanda artma veya azalma mümkün değilken ve ibadet farz olsa da imanın bir parçası sayılmazken Selefiliğe göre imanda artma ve azalma mevcut olduğu gibi ibadet de imanın bir parçasıdır. [[Sahabe]]leri hayırla anarlar. [[Ehl-i Sünnet]]te yaygın olan dört büyük fıkıh mezhebi bulunur. Bunlar: Hanefilik, Şafiilik, Malikilik ve Hanbeliliktir<ref name="oxfordSünni" />. Bu mezheplerin arasında [[Hanefilik]] ve [[Şafiilik]] sıklıkla Matüridilik ve Eşarilik bazlı itikadi görüşlere sıcak bakarken, [[Hanbelîlik]] ise Eşarilik ve Selefilik bazlı görüşlere sıcak bakmıştır ve Hanbeliliğin kurucusu olan [[Ahmed bin Hanbel]] genel olarak bir Selef âlimi sayılır. Sünni fıkıh uygulamalarında temel kaynaklar iki tanedir; Kur'an ve Sünnet<ref name="ehlisünnet">[http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=591 Ehl-i Sünnet - sorularlaislamiyet.com] URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008.</ref>. Bu temel fikir dört büyük fıkıh mezhebi tarafından da kabul edilmiştir.
 
Sünni mezhebinde mensupları tanımlamak için Ehl-i Sünnet lafzı da sıklıkla kullanılır. Ehl-i Sünnet'e Matüridi, Eş'ari ve Selefiler dâhil edilir. Bunun dışındakilerin Ehl-i Sünnet'ten sayılıp sayılmadığı farklı âlimlerce farklı yorumlanmıştır. Örneğin Abdulkadir el-Bağdadî'ye göre şeriata bağlı Sufiler<ref name="ehlisünnet" /> ve "''Ehl-i bid'ate meyletmeyen sarf, nahv, lugat ve edebiyat âlimleri''"<ref name="ehlisünnet" /> de Ehl-i Sünnet'e dâhildir. Gerek Ehl-i Sünnet'te yaygın olan dört büyük fıkıh mezhebinin kurucusu sayılan âlimler gerekse yaygın itikadi mezheplerin kurucuları önde gelen Ehl-i Sünnet âlimlerindendirler<ref name="ehlisünnet" />.
 
==== Şiilik ====
{{Ana madde|Şiilik}}
[[Dosya:Meshed ali usnavy (PD).jpg|''[[İmam Ali Camii]]'' veya ''Meşed Ali''; [[Necef]], [[Irak]]'ta bulunan ve [[Ali bin Ebu Talib]]'in gömülü olduğu düşünülen camii.|thumb|235px]]
Sünnilikten sonra dünyada en yaygın ikinci İslam mezhebidir. Sünnilikten farklı olarak imamet, hilafet makamı, Şiilikte çok önemlidir ve sıklıkla itikadda geçer. Her ne kadar [[Şia]] içindeki farklı mezhepler özellikle imamet hususunda farklı inanç ve görüşlere sahip olsalar da, Şiiler genel olarak Sünnilerden farklı olarak [[Osman bin Affan]]'ın halifeliğini kabul etmez, büyük bir çoğunluğu [[Ebu Bekir]] ve [[Ömer bin Hattab]]'ın da halifeliklerini kabul etmezler. Ayrıca büyük bir kısmı imameti ilahi bir makam olarak görür ve imamlara peygamberlerinkine benzer ek özellikler atfederler. Ayrıca [[Allah]]'ın adaletinin bir özelliği olduğuna inanılır ve Ehl-i Beyt'ten çıkan imamlar desteklenir. Şiiler genellikle [[Ali bin Ebu Talib|Ali]] taraftarı olmayan [[sahabe]]leri benimsemezler.
 
Şiâ kendi içerisinde birçok alt mezhebe, [[fırka]]ya bölünmüştür. Bu mezheplerin en büyüğü ''Onikiciler'' olarak adlandırılan ''[[İsnaaşeriyye]]''dir. [[Türkiye]]'deki Şiiler de bu fıkhı esas alır. İsimlerini 12 tane imamı kabul etmelerinden alırlar. İsnaaşeriyye inanışına göre on birinci imam olan [[Hasan el-Askerî]]'nin bir oğlu bulunmakta idi fakat on ikinci imam olacak bu çocuk [[gayb]]a karışmış, Allah tarafından insanların çoğunluğundan saklanmıştır<ref name="galeİmamet">Gleave, Robert. "Imamate." Encyclopedia of Islam and the Muslim World. Ed. Richard C. Martin. Vol. 1. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 350-351. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. İnanışa göre daha sonra Mehdi olarak zuhur edecek kişi bu imamdır ve bu sebeple ''Muhammed el-Mehdi'' olarak da anılır<ref name="galeİmamet" /><ref name="oxfordŞia">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2189 "Shii Islam" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2189> URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008.</ref>. Bu kola bazen İmamiyye veya [[Caferiyye]] de dendiği olur. Nitekim [[Ali Zeynelabidin]]'in oğlu [[Muhammed el-Bakır]]'ın oğlu olan [[Cafer es-Sadık]]'ın mezhepte önemli bir yeri vardır ve İsnaaşeriyye'nin kurucusu gibi görüldüğü de olmuştur<ref name="brillŞia">[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_SIM-6920 Madelung, W. "S̲h̲īa." Encyclopaedia of Islam]. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2008. Brill Online. <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_SIM-6920> URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008</ref>. Nitekim Muhammed el-Bakır ve oğlu Cafer es-Sadık'la birlikte İsnaaşeriyye'nin temel öğretilerinden birkaçı ortaya atılmıştır. Örneğin imamların ilâhî bir şekilde seçildiğine, Ali'nin hakkından sonra imam olması gerekenlerin [[Hasan bin Ali]] ve [[Hüseyin ibn Ali]] olduğuna, onlardan sonra ise sırasıyla soydan gelen bir sonraki oğula aktarılmasına ve böylece babadan oğula geçerek devam etmesine inanılmıştır<ref name="brillŞia" />. Ek olarak imamların [[masum (İslam)|masum]] yani günahsız ve hatasız olduğuna inanılmıştır<ref name="galeİmamet" /><ref name="brillŞia" />. Aynı zamanda yoğun bir [[Mehdi]] inancı bulunmaktadır; buna göre son imam kaybolmuştur, gayba karışmıştır ve Mehdi olarak çok uzun bir zaman sonra gelecek ve kurtuluşu getirecektir<ref name="galeİmamet" /><ref name="brillŞia" />. Bu temelden de kaynaklanarak Cafer es-Sadık kendi taraftarlarına sabretmeleri, isyan ve ayaklanmalardan uzak durmaları hususunda telkinde bulunmuştur<ref name="brillŞia" />. Bazı İslam tarihçilerine göre Şia'da yaygın olan ''[[takiyye]]'' yani kişinin Şii olduğunu ve Şiilikle ilgili özelliklerini toplumdan saklayarak gizli bir biçimde yürütmesi prensibi Cafer es-Sadık'a dayanır<ref name="galeİmamet" />. [[1501]]'de [[Şah İsmail]] tarafından kurulan [[Safevi Devleti]] İsnaaşeriyye tarihinde önemli bir rol oynamıştır. [[İran]]'da kuralan bu Türk devletinin dini resmen İsnaaşeriyye Şia'sı olmuştur ve İsnaaşeriyye bu dönemde gelişme ve yayılma fırsatı bulmuştur<ref name="galeİmamet" />. Daha sonraları Safevi Devleti'ne komşu durumundaki [[Osmanlı Devleti]]'nin halifeliği ilan etmesi hilafet bazlı Sünni-Şii gerilimi tarihte önemlidir<ref name="galeİmamet" />.
[[Dosya:Dhulfiqar.svg|thumb|200px|Alevîlik'te ve Şiîlik'te önemli bir yere sahip olan [[Zülfikar]] isimli kılıcın temsîlî bir resmi.]]
Bir diğer Şia kolu olan [[Zeydiyye]]'nin ise kurucusu ve isim babası [[Ali bin Ebu Talib]]'in oğlu, peygamberin torunu [[Hüseyin]]'in soyundan gelen ve bir fıkıh alimi olan [[Zeyd bin Ali]]'dir. Zeyd bin Zeynelabidin olarak da anılan Zeyd, ayrıca Hüseyin'den sonra, Hüseyin'in soyundan gelip de [[Emeviler]]'e karşı direniş başlatan ilk kişidir<ref name="oxfordZeyd">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2566 "Zayd ibn Ali" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2566> URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008.</ref>. Zeydiyye mezhebi ilk Şii mezheplerindendir. Bununla birlikte görüş olarak Zeydiyye Ehl-i Sünnet'e diğer Şii mezheplerine oranla daha yakındır. Örneğin Zeydiyyede imamın Ehl-i Beyt'ten çıkması bir zorunluluk değildir, fakat Ehl-i Beyt'ten çıkan imam mutlaka desteklenir<ref name="oxfordZeyd" />. İmamette önemli olanın halk desteği olduğuna, soya bağlı bir sıralamaya inanılır<ref name="oxfordZeyd" />. Yine İsnaaşeriyye'den farklı olarak Zeydiyye'de imamların hatasız ve günahsız olduklarına inancı bulunmaz<ref name="brillŞia" />. Ek olarak Zeyd bin Zeynelabidin Ebu Bekir ve Ömer'in imamlıklarını, Ali'ye tercih etmemekle birlikte, kabul etmiştir ve bu onun direnişine başta destek veren birçok kişinin ondan kopmasına ve Cafer es-Sadık'a yaklaşmasına da sebebiyet vermiştir<ref name="brillŞia" />. Zeydiyye'nin bir önemli noktası da İsnaaşeriyye'den farklı olarak imametin sağlanmasında aktif bir yol seçilmesidir<ref name="galeİmamet" />. Her ne kadar her zaman bir imam olacağı görüşü olmasa da bir imam olduğu takdirde imametin sağlanması için aktif bir yol seçilir ki Zeyd kendi zamanında direnişe geçmiştir. Bugün özellikle [[Yemen]]'de hâkim olan bir Şii koludur<ref name="oxfordŞia" />.
 
Bunların dışında bir diğer büyük Şiî mezhebi de [[İsmailîlik]]'tir ve bugünkü Şiî nüfusunun İsnaaşeriyye'den sonraki en büyük ve önemli bölümünü oluştururlar<ref name="galeİsmaili">Daftary, Farhad. "Shi˓a: Isma˓Ili." Encyclopedia of Islam and the Muslim World. Ed. Richard C. Martin. Vol. 2. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 628-629. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Diğer Şiâ ve Sünni mezheplerine oranla İslam'ın [[bâtınî]] bir yönü olduğu inancı ve bu yönünün araştırılması, tecrübe edilmesine büyük önem verirler. Bu sebeple Şiîliğin daha ezoterik bir şeklini benimsedikleri söylenebilir<ref name="oxfordŞia" />. Özellikle ilk dönem İsmailîlik'te dinî metinlerin [[zâhirî]] ve [[bâtınî]] olarak iki anlamlı sayılması ve [[bâtınî]] tarafının incelenmesi çok büyük önem arz etmiştir<ref name="galeİsmaili" />. İsmailîler, adlarını [[Cafer es-Sadık]]'ın oğlu olan ve yedinci imam saydıkları İsmail'den alırlar<ref name="oxfordŞia" /><ref name="galeİsmaili" />. İsmail'in yedinci imam olmasından dolayı bazen ''Yediciler'' olarak anıldıkları da olur<ref name="oxfordŞia" />. [[909]] yılında kurulan ve varlığını [[1171]]'e kadar sürdüren [[Fatımi devleti]] (Fatimiler) İsmaililer tarafından kurulmuştur<ref name="oxfordŞia" /><ref name="galeİsmaili" />. Bu dönem İsmaililerin altın çağı olarak da adlandırılmıştır<ref name="galeİsmaili" />; zira bu dönemde İsmaili kültür oldukça gelişmiş, İslam medeniyetine İsmaililerin katkısı oldukça artmıştır<ref name="oxfordİsmaili">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1132 "Ismailis" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1132> URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008.</ref>. İsmailililer kendi içlerinde ayrı kollara ayrılırlar<ref name="galeİsmaili" />. Bu kollardan en büyük ikisi [[Nizari İsmaililik]] ve [[Davudi İsmaililik]]'tir<ref name="oxfordİsmaili" />. [[Nizari İsmaililik]]te imamet hâlâ devam etmektedir ve [[2008]] itibarıyla, 49. imamları olan Kerim Şah'a (4. Ağa Han) bağlıdırlar<ref name="galeİsmaili" />. İsmaililikte dönüm noktasını oluşturan ve Nizari mezhebinin kurulmasına yol açan ayrışma [[1409]]'da Fatimi sultanı ve (onsekizinci) İsmaili imamı olan [[el-Mustansır]]'ın ölümüyle başlamıştır. Tahta geçmesi düşünülen halef olan oğul Nizar yerine tahta diğer oğul el-Mustali'nin geçmesiyle birlikte İsmaililikte ayrışma baş göstermiş, İsmaili topluluğun bir kısmı, özellikle İran bölgesinde yaşayanlar ki bunların büyük bir kısmı o zaman [[Hasan Sabbah]] yönetimindeydi, Nizar'ın imametini takip etmişlerdir<ref name="galeİsmaili" />. Diğer bölgelerde, özellikle [[Kahire]] ve [[Yemen]]'de, kalan İsmaililer ise el-Mustali'yi desteklemişlerdir<ref name="galeİsmaili" />. Nizari İsmaililik özellikle İran'da Hasan Sabbah önderliğinde yükselişe geçmiş, önce İran'da daha sonraları ise [[Hindistan]] ve [[Asya]]'nın farklı bölgelerinde yayılmış ve İsmailî halk yüzyıllarca zaman zaman isyan ederek zaman zaman mutasavvıf veya İsnaaşerî Şiiler kılığına bürünerek varlığını bugüne kadar sürdürmüştür. El-Mustali kolu ise daha sonraları Hafızi ve Tayyibi isimli iki kola ayrılmıştır. Bu ayrışmanın sebebi Fatimi sultanlarından ve İsmaili imamlarından olan el-Emir'in ölümü üzerine gerçekleşmiştir ki daha sonra tahta geçen sultanların imametini takip eden grup olan Hafıziler, Fâtimi hükümdarlığının çöküşüyle birlikte yavaşça yok olmuşlardır<ref name="galeİsmaili" />. Daha sonra Tayyibi kolu da Davudi ve Süleymani olarak ikiye ayrılmıştır.
 
[[Ali]]'nin çocukları ve imamette ikinci ve üçüncü imam olan [[Hasan bin Ali]] ve [[Hüseyin bin Ali]], Şiâ'da büyük rol oynar. Bunların dışında altıncı imam olan [[İmam Cafer-i Sadık]] da birçok hadisin kaynağı olduğundan çok önemlidir.
 
==== Haricilik ====
{{Ana madde|Haricilik}}
[[Hariciler]], [[Ali bin Ebu Talib]]'in grubundan ayrılarak ne onu, ne de [[Osman bin Affan]]'ı [[halife]] olarak kabul etmişlerdir. İslam'ın en radikal gruplarını oluşturan bu mezhep grubunun çoğunluğu çeşitli günahları işleyen kişilerin kâfir olduğuna ve katledilmeleri gerektiğine inanmıştır. En "aşırı"ları, yalnızca kendi mezheplerinden olan Haricileri kabul etmiş, diğer Haricilerin de katlinin [[farz]] olduğuna inanmışlardır. Tabiatıyla kendileri [[Abbasiler]] devrinde öldürülmüşlerdir. Bugün bu mezhep grubuna bağlı kimselerden sadece [[Umman]]'daki [[İbadiler]] kalmıştır; fakat bu grup, Haricilerin en ılıman olan grubunu oluşturur<ref name="atlasSiyasi">"Sunnis, Shiites, and Khariji 660–c. 1000." Historical Atlas of the Islamic World. Derby, United Kingdom: Cartographica, 2004. 34-35. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>.
 
[[Sıffin Savaşı]]'ndan sonra ortaya çıkan Hariciler bir dönem sık sık isyan ederek [[Emeviler|Emevi Devleti]] için tehlike oluşturmuşlardır. Sıffin Savaşı'nda önce Ali'nin hakem ile tayini kabul etmesi sebebiyle bir grup ayrılmış ve Haruri olarak anılan ilk Haricileri oluşturmuştur<ref name="brillHarici">[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=q3_COM-00103 Francesca, Ersilia. "Khārijīs ." Encyclopaedia of the Qurʾān. General Editor: Jane Dammen McAuliffe, Georgetown University, Washington DC. Brill, 2008. Brill Online.] <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=q3_COM-00103> URL erişim tarihi: 30 Nisan 2008.</ref>. Sıffin Savaşı ve hemen sonrasında hakemlik fikrine sıcak bakanların bir kısmı da daha sonra hakeme gitmenin dinden çıkaran bir tür günah olduğu kararına varıp, tövbe etmiş ve Haricilerin saflarına katılmışlardır<ref name="brillHarici" />. İsyan amacı gütmeyen ve ayaklanmayan bu ilk grup sadece [[Ali bin Ebu Talib]] taraftarları ve [[Muaviye]] taraflarından ayrılan, üçüncü bir grup oluşturan ayrılıkçı bir gruptur<ref name="brillHarici" />. İlk dönemdeki Haricilere ''el-Şurat'' da denmekteydi<ref name="brillHarici" />. "Satan" anlamına gelen sözcük genelde Haricilerin kendileri için kullandıkları bir isimdi ve Allah'a ve Allah'ın yoluna ruhlarını sattıkları, verdikleri anlamını ima etmekteydi<ref name="brillHarici" />. Bu ilk dönem Haricilerinin büyük bir çoğunluğu [[Bedeviler]]den oluşmaktaydı<ref name="brillHarici" />. Muaviye'ye karşıt eylem hazırlığında olan Ali Haricileri kendisiyle birlikte savaşmaya çağırmış fakat olumsuz yanıt almıştır. Nitekim daha sonra gerçekleşen [[Nahrevan Savaşı]]'nda Ali taraftarları ve [[Hariciler]] savaşmıştır. Bu savaşta Hariciler ezici bir yenilgiyle karşılaşmış ve büyük kayıplar vermişlerdir<ref name="atlasSiyasi" /><ref name="brillHarici" />. Nitekim bu savaş sonucunda Ali'nin taraftarları ile Hariciler arasındaki ayrılık iyice keskinleşmiştir ki Ali'nin ölümü de bir [[Harici]] olan [[Abdurrahman İbn-i Mülcem]]'in onu katletmesi sonucu gerçekleşmiştir<ref name="atlasSiyasi" />. Hariciler, Ali'nin ve Ali taraftarlarının yenilgisinden sonra başa geçen Emevilere karşı büyük saldırılar gerçekleştirmişler, zaman zaman belirli bölgelerin kontrollerini ele geçirmişler hatta kısa bir süreliğine [[Mekke]] ve [[Medine]]'yi de ele geçirmişler, zaman içinde geniş ordulara sahip olmuşlardır. Bu dönemlerde en yaygın ve geniş kitle [[Ezarika]] ve [[İbadiyye]] idi; özellikle [[Emeviler]]in çöküşe geçtiği dönemde Harici saldırıları güçlenmiş ve sıklaşmış, İbadiyye kolu bu saldırılarda başı çekmiştir<ref name="brillHarici" />. Devletin başına [[Abbasiler]] geçtikten sonra da Harici isyan ve saldırıları devam etmiştir.
 
Hariciler kendi içlerinde birçok kola bölünmüşlerdir. Bu kollardan bir dönem en büyük çoğunluğa da sahip olan ve en aşırısı sayılan [[Ezarika]], Harici tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu kolun isim babası ve taraftarlarının takipçisi olduğu kişi [[Nafi bin el-Ezrak]]'tır. Ezarika kolundan olan Hariciler, Harici olmayan tüm [[Müslümanlar]]ı, çocuklar dâhil, katletmenin helal olduğuna inanırlardı<ref name="brillHarici" />. Diğer büyük Harici kolu sayılan ve bugüne kadar varlığını kitlesel bir şekilde sürdürebilmiş tek Harici kolu olan İbadiyye<ref name="atlasSiyasi" /><ref name="brillHarici" /> ise Ezarika'ya oranla daha ılımlı olduğu gibi Ehl-i Sünnet'e de diğer kollara oranla daha yakındır. Bugün [[İbadiyye]] özellikle [[Umman]]'da yoğun olarak bulunmaktadırlar<ref name="oxfordİbadi">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e913 "Ibadis" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e913> URL erişim tarihi: 1 Mayıs 2008.</ref>. Umman dışında, [[Kuzey Afrika]] ve [[Zengibar]]'da da bulunmaktadırlar<ref name="brillHarici" />.
 
Harici inanışı itikadî meselelerde Sünni ve Şia'ya oranla farklılıklar içerir. Örneğin Harici inanışında şeriatın bir emrine uymamak veya [[şeriat]]ta yeniliğe gitmek büyük bir [[günah]] sayıldığı gibi bu günah sebebiyle kişinin [[küfür (din)|küfre]] girdiğine ve tövbe etmesi gerektiğine yoksa bir kâfir olarak ölmüş olacağına ve (birçok Harici mezhebine göre) katlinin helal olacağına inanılır<ref name="brillHarici" />. Buradan hareketle üçüncü halife [[Osman bin Affan]]'ın katillerini temiz görmüşler, [[Ebu Bekir]] ve [[Ömer ibn Hattab]]'in ise hilafetlerini kabul etmişlerdir<ref name="brillHarici" />. Şeriatı sıkı bir şekilde takip etmeye çalışıp, ibadete büyük önem verirler<ref>[http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=5123 Hariciler - sorularlaislamiyet.com]</ref>. İlk itikat mezhepleri arasında ihtilafın yaşanmasına konu olan kader konusunda her ne kadar kadere inanmış olsalar da, Eş'ariyye'nin kurucusu [[el-Eş'ari]], [[Mu'tezile]]'nin görüşünü benimsediklerini rivayet etmiştir<ref name="brillHarici" />. Kader konusu özellikle İbadiyye mezhebi arasında tartışma konusu olmuştur. Ebu Ubeyde'nin imam olduğu dönemde, İbadiyye mezhebinde kader konusu tartışılmış, [[Ebu Ubeyde]] Allah'ın her şeyi bildiği her şeye gücünün yettiğini fakat kişilerin eylemlerini ve olayları belirleyen olmadığını, kişilerin bunları kendi iradeleriyle belirlediğini ilan etmiştir<ref name="brillHarici" /> .
 
=== İnanç mezhepleri ===
{{Ana madde|İslam dini itikadî mezhepleri}}
İnanç mezhepleri veya ''İtikadi mezhepler'' kategorisi, diğerlerine oranla daha geniş olmakla birlikte, bir mezhep olarak tanımlanabilecek kadar gelişmiş olan beş mezhep, genelde bu kategoride zikredilir. Bunlar: [[Mürcie]], [[Mutezile]], [[Eş'ârîlik]], [[Mâtûridîlik]] ve [[Selefîlik]]tir. Bunların dışında [[Kaderiyye]], [[Cebriyye]], [[Müşebbihe]] ve [[Mücessime]] gibi mezhepler de bulunur; bununla birlikte bu mezhepler diğerlerine göre çok daha küçüktür ve son üçü bugün varlığını koruyan temel siyasî mezhepler olan, [[Sünnilik]] ve [[Şia]] tarafından İslam dışı kabul edilir.<ref>Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş".312-313</ref>
 
Bu mezheplerden ilki sayılan [[Mürcie]] diğer gruplar tarafından, imanlı kişinin günahının önemli olmadığını öne sürmesi başta olmak üzere çeşitli itikadi görüşleri sebebiyle Müslümanların çoğunluğu ve diğer mezheplerce İslam dışı kabul edilir. Mürcie isminin kökeni "ertelemek", "umut vermek" anlamlarına gelen irca köküdür<ref name="galeMürcie">Kafrawi, Shalahudin. "Murji˒Ites, Murji˒a." Encyclopedia of Islam and the Muslim World. Ed. Richard C. Martin. Vol. 2. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 492. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref><ref name="sevdeMürcie">[http://www.sevde.de/islam_Ans/M/M3/49.htm "Mürcie" İslam Ansiklopedisi. sevde.de] URL erişim tarihi: 1 Mayıs 2008.</ref><ref name="MürcieKılavuz">Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 312.</ref>. Nitekim bu hareket ilk kez Osman'ın halifeliği sırasında, iç çekişmeler ve gerilimler yaşanmaya başlayınca çıkmış ve dünyada kişilerin yaptıkları kötülüklerin veya büyük günah işleyenlerin hesabını öteki dünyaya ([[ahiret]]e) bırakma, ''erteleme'' fikrinden köken almıştır<ref name="galeMürcie"/><ref name="sevdeMürcie"/>. Ayrıca Mürcie mezhebinin ana görüşü olan imanlı kişinin hangi günahı işlerse işlesin azap görmeyeceği ve günahlarının imanının yanında bir etkisinin olmadığı inancı<ref name="MürcieKılavuz"/> da isimlerinin kökeni olan "irca"nın "umut vermek" anlamıyla ilişkilendirilebilir<ref name="galeMürcie"/>. Başlarda Mürcie mezhebi Osman ve Ali gibi kişilerin Hariciler tarafından kâfir olarak görülmesine karşı bir tepki olarak doğmuştu ve günahın etkisiz olduğu fikrine sahip değildi<ref name="galeMürcie"/><ref name="oxfordMürcie">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1625 "Murjiis" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1625> URL erişim tarihi: 1 Mayıs 2008.</ref>; sadece müminler için sonsuz azap olduğunu reddetmekteydiler ki bu Ehl-i Sünnet âlimlerinin çoğunluğunun da görüşüydü<ref name="galeMürcie" />. Bununla birlikte zaman içinde Mürcie bu hususta daha uç bir noktaya gitmiş ve imanlı kişinin günahlarının tamamen önemsiz olduğu fikrini ortaya atmışlardır. Genel olarak Mürcie mezhebi Haricî mezhebinin tam diğer uçtaki aşırı dengi olarak görülmektedir<ref name="galeMürcie" /><ref name="MürcieKılavuz" /><ref name="oxfordMürcie" />.
 
Mutezile mezhebi bu mezheplerin arasında en akılcı olandır<ref name="MutezileKılavuz">Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 306-308.</ref> ve genel olarak Ehl-i Sünnet içerisinde hoş karşılanmaz; tekfir edildiği de olmuştur. Mutezile mezhebi her ne kadar bugün pek yaygın olmasa da, özellikle [[Abbasiler]] döneminde güçlenmiştir<ref name="MutezileKılavuz" />. Mutezile'de akıl ile nass (örneğin bir ayet) çelişkili durduğunda nass akla uygun olacak şekilde tevil edilir (yorumlanır). Mutezile'nin bu tutumu özellikle gelenekçi akımlardan büyük eleştiri almıştır. Mutezile mezhebine bağlı kişilerin inandıkları belirli esaslar bulunmaktadır, bunların başlıcaları şu beşidir: [[Tevhit]], Adalet, Söz ve tehdit (''el-Va'd ve el-Va'id''), İki konum arasındaki bir konum (''El Menzile beyne'l-menzileteyn'') ve iyiliği emretmek-kötülükten men etmek (''Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker'')<ref name="brillMutezile">[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=q3_COM-00127 Schmidtke, Sabine. "Muʿtazila ." Encyclopaedia of the Qurʾān. General Editor: Jane Dammen McAuliffe, Georgetown University, Washington DC. Brill, 2008. Brill Online.] <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=q3_COM-00127> URL erişim tarihi: 2 Mayıs 2008.</ref><ref name="MutezileKılavuz" />. Bu beş esasa ''usûlü'l-hamse'' denir<ref name="MutezileKılavuz" />. Tevhid esası Allah'ın varlığı ve birliği anlamındayken adalet esası kader tartışmasıyla ilgili ve Cebriyye'ye bir tepki olarak doğmuş bir esastır<ref name="MutezileKılavuz" />. Buna göre insan fiilerinde tamamen hürdür ve fiilerini, Allah'ın ona bahşettiği bir güçten yararlanarak, kendisi yaratır. Mutezile argümanlarına göre eğer kişinin durumu bu olmasaydı da Allah onun fiilerini yaratmış olsaydı, kişi davranışlarında hür olmasaydı, Allah'ın kişiyi davranışlarından, fiilerinden dolayı cezalandırması adil olmazdı. Oysa ki İslam anlayışına göre Allah adaletin kaynağıdır<ref name="MutezileKılavuz" />. Nitekim bu esasın ismi de buradan doğmuştur. ''Söz ve tehdit'' yani Arapça özgün tabiri ile ''el-Va'd ve el-Va'id'' ise Mürcie mezhebine tepki olarak ortaya çıkmıştır ve Allah'ın sevap işleyenlere söz verdiği (vaad ettiği) iyiliğin, günah işleyenlere ise tehdit ettiği cezanın gerçekleşeceğini kasdetmektedir. Mutezile mezhebinin bu husustaki mantığı Mürcie mezhebinin tam zıddıdır ve şöyle ilerler: Eğer kişinin imanı yanında günahları etkisiz olsaydı Allah'ın günahlara karşı insanları azap ile korkutması anlamsız olurdu; bu sebeple Allah'ın vaad ettiği iyilik de ceza da kaçınılmazdır. ''İki konum arasındaki bir konum'' esası ise ''söz ve tehdit'' esasıyla ilişkilidir; buna göre büyük günah işleyen Mümin tövbe etmeden ölürse azap görür. Bununla birlikte bu kişinin (büyük günah işlemiş Müminin) konumu kâfirlik değildir; bu kişiye [[fasık]] denir ve [[iman]] ile [[küfür]] arasında bir konum olduğuna inanılır ve nitekim esasta ismini bundan almıştır<ref name="brillMutezile" />. ''Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker'' yani ''iyiliği emretmekten ve kötülükten men etmek'' ise Mu'tezile'de önemli bir yere sahip bir esastır. İnananların birbirlerine iyiliği tavsiye etmeleri, emretmeleri, kötülükten ise alıkoymaları, men etmeleri anlamına gelmektedir. Mu'tezile'nin bu beş ana esasını ilk ortaya atanın Mutezili düşünür [[Ebu'l-Huzeyl]] olduğu düşünülmektedir<ref name="brillMutezile" />. Her ne kadar Mutezile bugün ayrı bir itikadi mezhep olarak yaygın olmasa da, önemli Şia kolları, Zeydiyye ve İsnaaşeriyye, Mutezili görüşlerin çoğunluğunu kabul etmiştirler ve bu sebeple itikadda Mutezili bir tavırları vardır<ref name="MutezileKılavuz" /><ref name="brillMutezile" />. Mutezililerin birçoğu fıkıh mezhebi olarak (yani amelde) Hanefi mezhebine bağlıdır<ref name="MutezileKılavuz" />.
 
Akla itikadi konularda verilen değer ve akıl bazlı bir metodolojinin itikadi yorumlama ve kararlar için kullanılması hususunda, Selefilik Mutezile'nin tam zıddı konumda bulunan bir itikat mezhebidir. Selefiliğe göre nakillerin zahirî (görünen, sözlük veya terim anlamı) ele alınır ve hiçbir nas tevil edilmez<ref name="SelefKılavuz">Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 299-301.</ref>. Takdis, tasdik, aczini itiraf etmek, sükût, imsak, keff ve marifetin ehlini teslim Selefîliğin başlıca esaslarıdır<ref name="SelefKılavuz" />.
 
Aklın itikaddaki yeri hususunda Matüridilik ile Eşarilik bu iki mezhebin ortasında bir konumda yer alsalar da, Matüridilik akla Eşariliğe oranla daha fazla yer ve ağırlık verir. Ehl-i Sünnet'te en yaygın ve başlıca itikadi mezhepler Matüridilik ve Eşariliktir<ref name="MaturidiKılavuz">Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 301-303.</ref>. Matüridilik özellikle [[Ebu Hanife]]'nin itikadi konulardaki görüşlerinden etkilendiği için bazı bilim adamları bu mezhebi Hanefiliğin itikadi açıdan devamı saymışlardır<ref name="MaturidiKılavuz" />. Kurucusu, mezhebe ismini veren, [[Ebu Mansur el-Matüridî]]'dir<ref name="MaturidiKılavuz" />. Eşariyye veya Eşarilik ise ismini kurucusu olan [[Ebu Hasan Eş'ari]]'den almaktadır<ref name="EşariKılavuz">Kılavuz, A. Saim. "İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". 303-305.</ref> ve özellikle Mutezileye karşıt bir tepki olarak doğmuştur. Nitekim bu tepki daha sonraları, İslam filozoflarına da kaymış, Eşari kelamcıları ile İslam filozofları arasında önemli tartışmalar yaşanmıştır<ref name="EşariKılavuz" />. Her ne kadar Eşarilik ile Matüridilik birbirlerine benzeseler ve çok yakın olsalar da, özellikle ayrıntılarda ve çeşitli hususlarda birbirlerinden ayrılmıştırlar. Amelde Maliki ve Şafii olanların çoğunluğu Eşariyken Hanbeli ve Hanefi olanların küçük bir kısmı Eşaridir<ref name="EşariKılavuz" />.
 
=== Fıkıh mezhepleri ===
{{Ana madde|İslam dini fıkıh mezhepleri}}
Fıkıh mezhepleri, [[İslam hukuku]] olan fıkhın farklı yorumlanması nedeniyle oluşmuş mezheplerdir. Bunlar temelde itikadî konularla yani inanç esaslarıyla ilgilenmeseler de, İslam hukukunda kullandıkları [[metodoloji]]ye yakın bir metodolojiyi kullanan çeşitli itikadî mezheplerle yakınlaşmışlar, belirli itikadî fikirleri savunmuşlardır. Nitekim zaman zaman fıkıh âlimleri itikadî eserler de vermiştir; örneğin bir Sünni fıkıh mezhebi olan Hanefîliğin kurucusu konumundaki [[Ebu Hanife]]'nin çeşitli itikadî fikirleri bulunmaktadır ve kendisinden sonra gelen bazı itikat, kelam alimleri bu fikirleri kullanmışlardır<ref name="WheelerHanefi">Wheeler, Brannon M. "Abu Hanifa (699–767)." Encyclopedia of Islam and the Muslim World. Ed. Richard C. Martin. Vol. 1. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 8-9. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>.
 
Sünni fıkıh mezheplerinin başlıcaları: [[Hanefilik]], [[Şafiilik]], [[Maliki]]lik ve [[Hanbeli]]liktir<ref name="Sünni İslam" /><ref name="Libson">Libson, Gideon. "Fiqh." Encyclopaedia Judaica. Ed. Michael Berenbaum and Fred Skolnik. Vol. 7. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2007. 41-43. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref><ref name="Sünni İslam2">El-hibri, Tayeb. "Sunni Islam." Encyclopedia of the Modern Middle East and North Africa. Ed. Philip Mattar. Vol. 4. 2nd ed. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 2122-2124. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref><ref name="Schneider">Schneider, Irene. "Pluralism: Legal and Ethno-Religious." Encyclopedia of Islam and the Muslim World. Ed. Richard C. Martin. Vol. 2. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 533-535. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Başlıca Şii fıkıh mezhebi ise [[Caferîlik]]tir (İsnaaşeriyye)<ref name="Schneider" /><ref name="galeMezhep2">Wheeler, Brannon M. "Madhhab." Encyclopedia of Islam and the Muslim World. Ed. Richard C. Martin. Vol. 2. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 417-418. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Bunların dışında bugün kitlesel anlamda varlığını sürdürmeyen fakat fıkıh meselelerinde tesiri olmuş, tarihî açıdan önemli fıkıh mezhebi de [[Zahiriyye]]'dir<ref name="KaramanZahiri">[http://www.hayrettinkaraman.net/kitap/tarih/0213.htm Karaman, Hayrettin. "İslam Hukuk Tarihi".hayrettinkaraman.net]. URL erişim tarihi: 3 Mayıs 2008.</ref>.
 
Caferilik ismini [[Ali bin Ebu Talib]]'in torunlarından olan [[fıkıh]] alimi [[Cafer-i Sadık]]'tan almaktadır. Her ne kadar mezhep genel olarak bir Şii ya da Alevi mezhebi sayılsa da Cafer-i Sadık Sünnilerce önem verilen bir âlimdir. Nitekim kendisi, Sünnilikte önemli bir yere sahip, kendi adlarına ekol bulunan çeşitli fıkıh alimlerine, örneğin Hanefiliğin isim babası [[Ebu Hanife]] ondan ilmî açıdan yararlanmıştır. Fıkhî açıdan Caferîlik (veya İsnaaşeriyye) Sünni fıkıh mezhepleriyle benzer kaynaklara ve metodolojilere dayanır. Bununla birlikte özellikle fakihlerin (fıkıh bilginlerinin) ağırlıkları ve önemleri, Sünni mezheplere oranla çok daha önemli bir etki ve yere sahip olmuş, Sünni mezheplerden farklı olarak önemli bir hiyerarşik yapıyı ortaya çıkarmıştır<ref name="galeMezhep2" />.
 
Sünnî fıkıh okullarından olan [[Hanefîlik]] ismini, temel aldığı alim olan [[Ebu Hanife]]'den alır<ref name="WheelerHanefi" /><ref name="Libson" /><ref name="Sünni İslam2" /> ve bugün dünya çapında en yaygın olan fıkıh mezhebidir<ref name="oxfordHanefi">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e798 "Hanafi School of Law" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e798> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>. Ebu Hanife'nin metodu akılcı bir yaklaşım izler ve Sünnî fıkıh mezhepleri arasında bir fıkhî yol olarak kıyasa en çok değer veren mezheptir<ref name="galeMezhep2" /><ref name="oxfordHanefi" /><ref name="Hallaq">Hallaq, Wael B. "Hanafi School of Law." Encyclopedia of the Modern Middle East and North Africa. Ed. Philip Mattar. Vol. 2. 2nd ed. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 988-989. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Ayrıca fıkıh mezhepleri arasındaki en liberal mezhep olduğu görüşürü yaygındır<ref name="oxfordHanefi" />. Her ne kadar mezhebin kurucusu olarak Ebu Hanife ismi zikredilse de, mezhebin gelişiminde Ebu Hanife'nin iki öğrencisi [[Ebu Yusuf]] ve [[Mu­ham­med bin Ha­san eş-Şeybânî]]'nin rolleri büyüktür ve bu iki imama birlikte ''imameyn'' lakabı takılmıştır<ref name="WheelerHanefi" /><ref name="Hallaq" />. Nitekim Hanefîlikte daha sonraları, imameynin ortak görüş belirttiği ve görüşlerinin Ebu Hanife'den farklı olduğu durumlarda, imameynin görüşleri kabul görmüştür<ref>[http://kitap.ihya.org/genel/samil.php?an=898&g=1zL9&s=18&t2=oku&t3=im%C3%82meyn&t4= "İmameyn". Şamil İslam Ansiklopedisi.] ihya.org URL erişim tarihi: 12 Mayıs 2008.</ref>. [[Orta Asya]] ülkelerinde, [[Hindistan]], [[Pakistan]] ve [[Afganistan]] gibi ülkelerdeki Sünni nüfusta yaygın olan Hanefilik, ayrıca [[Orta Doğu]]'da [[Türkiye]] ve [[Irak]] gibi ülkelerde de oldukça yaygındır<ref name="Hallaq" />.
 
[[Malikî]]lik ismini fıkıh alimi ve hadis alimi (''muhaddis'') olan [[Malik bin Enes]]'den alan bir Sünni fıkıh mezhebidir<ref name="Libson" /><ref name="Sünni İslam2" />. Temel fıkıh kaynaklarına yaklaşımı Ebu Hanife'ninkine benzemektedir. Her ne kadar re'y ve kıyasla hiç hükmetmediği iddiaları doğru olmasa da, re'y ve [[kıyas]]ı sık kullanmamıştır. Malik [[icma]]yı diğer alimlerden daha sık kullanmıştır ve Malikîlikte icma diğer mezheplere oranla daha sık kullanılagelmiştir. Ayrıca [[sahabe kavli]], sahabelerin icraatları ve maslahatlar Malikî mezhebinde diğer mezheplere oranla daha önemli bir kaynak teşkil eder ve daha önemli bir yere sahiptirler. Bugün dört mezhepten üçüncü en büyüğü olan Malikîlik özellikle [[Kuzey Afrika]] ve [[Batı Afrika]]'da yaygındır<ref name="Sünni İslam2" />.
 
[[Şafiîlik]] ismini [[el-Şafiî]] (Muhammed bin İdris Kureyşî) isimli fıkıh alimden alan bir Sünnî fıkıh okuludur<ref name="Libson" /><ref name="Sünni İslam2" />. Gerek Ebu Hanife gerekse [[Malik bin Enes|Malik]]'ten (Malik bin Enes) oldukça etkilenmiş olan el-Şafiî aynı zamanda ''[[Usûl'ül-Fıkıh]]'' yani Fıkıh Usûlü ilminin de kurucusudur<ref name="Libson" />. İtikadda Şafiîler [[Eşarilik|Eşariliği]] takip ederler. Bugün Şafiilik [[Mısır]], [[Somali]], [[Yemen]], [[Hicaz]], [[Endonezya]], [[Malezya]] ve [[Etiyopya]] gibi birçok ülkede yaygındır<ref name="Sünni İslam2" />. Ayrıca Hindistan'ın bazı bölgelerinde de Sünnî Müslümanlar arasında yaygın bir mezheptir.
 
Sünnî fıkıh mezheplerinden [[Hanbelîlik]] adını fıkıh âlimi ve muhaddis [[Ahmed bin Hanbel]]'den almaktadır<ref name="Libson" /><ref name="Sünni İslam2" /><ref name="HallaqHanbeli">Hallaq, Wael B. "Hanbali School of Law." Encyclopedia of the Modern Middle East and North Africa. Ed. Philip Mattar. Vol. 2. 2nd ed. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 989-990. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Ahmed bin Hanbel aynı zamanda [[Selefîlik]] ekolü içinde önemli bir yere sahiptir. Hanbelîlik mantıkî metodolojilere en düşük önemi veren fıkıh mezhebi sayılabilir<ref name="galeMezhep2" />; nitekim özellikle ilk dönemlerde çoğu akılcı metod ve fikri reddetmişlerdir<ref name="HallaqHanbeli" />. Eğer bir hususta Kur'an'da ve [[hadis|sahih hadislerde]] bir karar bulunmuyorsa [[sahabe kavli]]ne, eğer sahabe arasında bir ihtilaf varsa Kur'an ve Sünnet yönünden en güçlü olan tarafın kararına uyulur. Eğer bunların hiçbiri mümkün değilse fakat zayıf bir hadisin varlığı mümkünse, zayıf hadisi takip edilir. Eğer bu da mümkün değilse, en son çare olarak [[kıyas]]a başvurulur. Bugün özellikle Arap yarımadasında yaygın olan mezhep<ref name="Sünni İslam2" /> aynı zamanda tarih boyunca farklı ekolleri etkilemiştir. Örneğin çağdaş [[Vahhabilik]] hareketi Hanbelîlikten büyük ölçüde etkilenmiştir<ref name="Sünni İslam2" /><ref name="HallaqHanbeli" />.
 
Bugün müntesibi bulunmayan fakat birçok konuda hâlâ etkilerini sürdüren bir başka fıkıh mezhebi de [[Zahiriyye]]'dir<ref name="KaramanZahiri" />. Bazen belirli tarihî dönemler için Sünnî gelenek içerisindeki beşinci fıkıh mezhebi olarak anıldığı da olur. Kurucusu [[Davûd el-Isbehânî]] olan mezhep, fıkıhta aklî metodların çoğunluğunu reddetmesi ve nassların (ayet ve hadislerin) görünen anlamlarını (zahirî anlamlarını) temel alması sebebiyle ''Zahiriyye'' olarak adlandırılmıştır<ref name="galeMezhep2" /><ref name="KaramanZahiri" />. Mezhebin gelişiminde büyük rol oynamış ve özellikle Endülüs'te yayılmasına sebep olan başlıca alim ise [[İbn-u Hazm]]'dır. Her ne kadar etkisini yitirse ve zaman içinde kitlesel varlığını kaybetse de, 20. yüzyılda da çeşitli fıkhî eserlerinde Zahirî etkisi ve fıkıh anlayışı devam etmiştir<ref name="KaramanZahiri" />.
 
=== Diğer grup ve mezhepler ===
Çeşitli mezhep ve gruplar, bazı âlimlerce mezhep, bazılarınca ayrı bir din bazılarınca ise dinî farklılıklardan ziyade etnik farklılıklarla ayrışmış gruplar olarak kabul edilirler. Zaman zaman bir mezhep olarak ortaya çıkan ayrı gruplar, zaman içinde gelişerek yeni bir din olmuşlar ve İslam'dan ayrılmışlardır.
 
Etnik unsurların ve kültürün mezheplerle ve İslam ile kaynaşması sonucu oluşan gruplara bir örnek bugün Türkiye sınırları içerisinde kalan, Anadolu'daki, Alevîlerdir. Anadolu Alevîleri, [[İran]]'daki Alevîler farklı olduğundan İran'dakiler, Şiîliğin bir mezhebi sayılırken Türkiye'deki Alevîlerin ayrı din olarak görenler de vardır ve ayrı bir din mi yoksa bir mezhep mi olduğu tartışma konusudur. Zaman zaman Anadolu ve Balkan Alevîlerinin Şia'nın İsnaaşeriyye kolunun Türkî bir yorumu olarak kabul edildiği iddia edilir.
 
==== Anadolu Alevîliği ====
{{Ana madde|Alevilik}}
[[Alevîlik]], Sünnîlik'ten sonra Türkiye'de en yaygın ikinci mezheptir. Sıklıkla ansiklopedilerde ve bilimsel kaynaklarda Şiiliğin Türkiye'deki bir mezhebi olarak tanımlanır<ref name="Mandel">Mandel, Ruth. "Alevi." Encyclopedia of the Modern Middle East and North Africa. Ed. Philip Mattar. Vol. 1. 2nd ed. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 112-115. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Çıkış noktası [[İsnaaşeriyye]] Şiiliği olmasına rağmen uygulamada ve anlayışta oldukça büyük farklılıklar içerdiği<ref name="Peimani">Peimani, Hooman. "Alevi Muslims." Encyclopedia of Modern Asia. Ed. Karen Christensen and David Levinson. Vol. 1. New York: Charles Scribner's Sons, 2002. 82. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref> gibi Türk kültür ve geleneklerinden büyük oranda etkilenmiştir; özellikle Alevi büyükleri antik Türk inançlarından, örneğin kamcılıktan, Aleviliğin büyük ölçüde etkilendiği ve çeşitli unsurlar barındırdığını ortaya atmışlardır<ref name="Mandel" />. Nitekim Batılı kaynaklarda Alevilik, "Türk veya Osmanlı Şiiliği" olarak adlandırılır. ''Alevî'' sözcüğünün kökeni Ali bin Ebu Talib'in taraftarı anlamına dayanır ki Şiilikte peygamber sonrası ilâhî bir şekilde seçilmiş olan halifenin Ali olduğu inancı Alevilikte mevcuttur<ref name="Peimani" />. Bununla birlikte kendine has özelliklerinden ötürü, diğer bazı Alevi olarak adlandırılan gruplar gibi (örneğin, [[Dürziler]] ve [[Nusayriler]]), Şiilik ve Sünnilik dışı ayrı bir mezhep olarak da görüldüğü olmuştur<ref name="Peimani" />. Ek olarak Alevîlik Türk (Orta Asya ve Anadolu) [[tasavvuf|Sufî]] gelenekleri ve tasavvuf akımlarından büyük oranda etkilenmiş, Şii unsurların çoğunluğu tasavvufî kavram ve unsurlarla bütünleşmiştir. Bunların dışında çeşitli Türk ve İslam kültürleri dışı etkilerin ve kökenlerin de olduğu bilim adamlarınca öne sürülmüştür: [[Gnostik]]ler, [[Zerdüştçülük]], [[Manihaizm]] (Mani dini) ve [[panteizm]] gibi<ref name="Mandel" />. Aleviliğin tanımlamasında son yıllarda Aleviliği ayrı bir din (veya İslam dışı) gibi görme tartışmaları ortaya çıkmış olduğu gibi<ref name="Peimani" />, bazı bilim adamları Alevileri bir dinî azınlıktan ziyade etnik bir azınlık olarak görmüş ve tanımlamıştırlar<ref name="Mandel" />. Aleviliğin Türk kültürüyle sık sık bağdaştırılması ve zaman zaman ''Türk İslamı'' olarak yorumlanmasının, özellikle Kürt-Alevi etnik grubu bazlı ayrılıkçı hareketlere karşı geliştirildiğini savunan bilim adamları da olmuştur<ref name="Vorhoff">Vorhoff, Karin. ""Let's Reclaim Our History and Culture!": Imagining Alevi Community in Contemporary Turkey." Die Welt des Islams 38.2 (1998): 220-52.</ref>.
 
Alevilik özellikle Bektaşilik ile büyük ölçüde paraleldir ve bugün iki isim sıklıkla birbiri yerine kullanılır<ref name="Norton">Norton, John D. "Bektashis." Encyclopedia of the Modern Middle East and North Africa. Ed. Philip Mattar. Vol. 1. 2nd ed. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 434-436. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Bununla birlikte Bektaşilik daha ziyade bir tasavvuf tarikatıdır ve temel nitelikleri, özellikleri de tasavvufîdir<ref name="Mandel" />. Nitekim Aleviliğin Bektaşilikle içiçeliği sonucu birçok tasavvufî öğe, Bektaşî geleneği Aleviliğe dâhil olmuştur. Cem ayinleri, dede, pir ve mürşitlerin eğitiminde kurtuluşa erecek Sufî yolun takip edilmesi<ref name="Mandel" />, her ne kadar her Alevi tarafından sıkıca takip edilmese de, Bektaşilik ile Aleviliğin paylaştığı temel unsurlardandır. Bektaşî-Alevî geleneğinde, tasavvufî unsurlarla bütünleşmiş yolu benimseyenlerle, etnik olarak ilgili gelenekten olanlar arasında ayrım yapılır: Hacı Bektaş'ın yolunu takip eden Bektaşi-Alevilere Yol Evladı tabiri kullanılırken, etnik olarak gelenekten olanlara Bel Evladı tabiri tercih edilir<ref name="Mandel" />.
 
Alevîler'in ibadet yeri [[cemevi]]dir<ref name="Vorhoff" /><ref name="Norton" />. Aslen Bektaşî geleneğinde bir tür inisiasyon ritüeli olan cem ayini (ayin-i cem) Alevi ibadetinde çok önemli bir yer tutar<ref name="Mandel" /> ki nitekim liturji açısından İsnaaşeriyye ile Alevilik arasındaki büyük farklılıkların bir göstergesidir<ref name="Peimani" />. Cem ayinlerinde birçok Şii temelli sembol bulunur: Kötü bir sonla karşılaşan imamlar Hüseyin ve Hasan'a atfen oniki mum söndürülür, özellikle oniki imam, Kerbela gibi şeyleri konu edinen ''[[nefes (din)|nefes]]''ler söylenir ve [[semah]] yapılır<ref name="Mandel" />. Şii ve Sünnilerin genelinden farklı olarak Ramazan ayında [[oruç]] tutmazlar<ref name="Peimani" /><ref name="Norton" />. Kendileri [[Muharrem]] ayının 10'unda, üçüncü imam [[Hüseyin]]'in [[Kerbela]]'da öldürüldüğü günü oruç tutarak geçirirler<ref name="Peimani" />. Nitekim Şiiler ve Sünnilerce uygulanan ve Sünnilere ve her iki grup tarafından da İslam'ın şartlarından kabul edilen [[hac]] da Aleviler tarafından uygulanmaz.
 
==== Tasavvuf ====
[[Dosya:Dhikr Rifa-iyya.jpg|[[Rufailik|Rifaiyye]] tarikatından [[zikir|zikreden]] şahısları gösteren bir betimleme.|thumb|200px|left]]
 
[[Tasavvuf]] veya ''Sufizm'' bir [[mezhep]] olmamakla birlikte, kendisine birçok farklı mezhepte yer bulmuş, [[çilecilik|çileci]], zaman zaman [[ezoterik]], [[monistik]] veya [[panteistik]] yönleri de olan [[tarikat]] ya da İslam akımıdır. Tasavvuf veya Sufi kelimelerinin kökeni konusunda ihtilaf olduğu gibi ortaya çıkışı hususunda da ihtilaf vardır. Din bilimleri açısından tasavvuf akımının hicrî ikinci yüzyıldan itibaren başladığı özellikle İslam'ın yaygınlaşması ve yeni toprakların İslam devletine katılmasıyla birlikte yaygınlaştığı bilinmektedir. [[Cabir bin Hayyan]], [[Ebu Haşim el-Kûfî]] ve [[Abduk es-Sûfî]] birçok araştırmacı tarafından ilk mutasavvıflardan sayılmışlardır<ref>Ateş, Süleyman. "Sülemi ve Tasavvufi Tefsiri"; 1. Sönmez Neşriyat. İstanbul, 1969.</ref><ref>eş-Şeybî, Kamil Mustafa. "es-Sılatu Beyne't-Tasavvuf ve't-Teşeyyu". 1/276-293. Bağdat; 1963.</ref>. Tasavvuf akımı kendisinden önce ve sonra ortaya çıkan farklı dini veya [[mistik]] akımlardan büyük ölçüde etkilenerek ortaya çıkmıştır<ref>Güngör, Erol. "İslam Tasavvufunun Meseleleri". 50-63. Ötüken. İstanbul, 1984.</ref><ref>Mahmud, Abdulkadir. "el-Felsefetu's-Sufiyye fi'l-İslam". 8-43.</ref><ref>İsa, Kemal Muhammed. "Nazarat fi Mu'tekadat ibn Arabî". 74-75. Daru'l Cidde, 1984; 2. baskı Kuveyt.</ref>. Nitekim tasavvuf tarihçelerinde, Antik Çağ'dan tanınmış bazı âlim ve düşünürler, özellikle [[Hindistan]] ve [[Mısır]]'daki gizemci bazı mezhepler ve felsefeler övülmüş, tasavvufla ilişkilendirilmiş bu felsefelerin tasavvufî düşünceyle ortak bir paydada buluştuğu ifade edilmiştir<ref>Kurtkan, Amiran. "Sosyolojik Açıdan Tasavvuf ve Laiklik". 38-39. Kutsun Yayınevi. İstanbul, 1977.</ref>; Örneğin, batı mistiklerinden Pisagor, birçok mutasavvıf ve eser tarafından sıklıkla övülmüş, tasavvufla ilişkilendirilmiştir<ref>Aynî, Mehmet Ali. "Tasavvuf Tarihi". 37. Erzurum, 1979.</ref>. [[Oryantalist]] De Lacy O'Leary tasavvufun üzerinde oturduğu temel eylemler, davranışlar ve kavramların İslam'da bulunmadığını ve dışarıdan İslam kültürüne geldiğini iddia etmiştir<ref>O'Leary, De Lacy. "İslam Düşüncesi ve Tarihteki Yeri". 114. Ankara Ü.İ:F. Yayınları. Ankara, 1971. İlgili eserden naklen: "''...bunu bir çeşit [[zahitlik]] telakki edersek, bu türlü zahitliğin Kur’an’da bulunmadığını ve bunun ilk Müslümanlar için de yabancı olduğunu belirtmek gerekir... Hıristiyan manastır hayatı tarihi veya birçok Hint dinleri salikleri ve hatta daha sonraki sofilerin anlayışına göre bu, insan hayatının normal zevk ve düşkünlüklerinden, bilhassa evlenme, ruhun safiyetini bozan ve tekâmülünü durduran şeylerden kaçınmayı düşünmek manasına gelir. Bu manada zahitlik İslam'ın ruhuna yabancıdır ve Müslümanlar arasına gelmiş olarak görülür...''".</ref>.<ref>O'Leary, a.g.e. 115. İlgili kaynaktan naklen: "''Sufiler geleneğe değil, ruhun yükselmesine mani olan bedenin arzularını bertaraf etmeye önem verdiler. Bu da gösteriyor ki, ilk Müslümanlarca bilinmeyen yeni bir fikrin tesiri altında kalmışlardı. Bu bakımdan kendilerini hiçbir manada sahabenin takipçisi saymak mümkün değildir''"</ref>. Bu fikirler mutasavvıflar arasında bazen kabul görüp, bazen görmemektir. Genelde mutasavvıflar tasavvufî görüşlerin ve kavramların Kur'an temelli olduğunu ve peygamber ile sahabe zamanında olduğuna inanırlar. Tasavvufî düşünce kendi içinde birçok gruba ayrılır ve bu grupların her birine ''[[tarikat]]'' denir. Tarikatlar, geçmişlerinin peygamberin zamanında yaşayan Müslümanlardan birine kadar gittiğini iddia ederler ve o zamandan günümüze kadar düşüncesel anlamda önderlik etmiş şahısların bir silsilesini oluştururlar. Bazı din bilimciler Batı'daki [[panteistik]] düşüncelerle tasavvuftaki ontolojik düşüncelerin benzerliğini savunsa da, birçok mutasavvıf bunu reddetmiştir. Nitekim tasavvufta [[ontolojik]] yapı tarikatlar arası farklılık göstermektedir.
 
Tasavvufun temelinde sıklıkla, Allah'ın tek olduğu, sadece ilahî anlamda değil varlıksal anlamda da tek olduğu, onun dışında hiçbir varlık bulunmadığı, evrenin ve içindeki canlı cansız her şeyin Allah'ın varlığının bir yansıması olduğu fikri yatar (Vahdet-i Vücut, Panteizm). Bu noktada ontolojik anlayış çoğu tasavvufî akımda benzer olsa da, ayrıntılarda farklar görülür. Tasavvufta Kur’an’da hayatın her alanında zahirî (görünen) şeylerin ardında kalan daha derin bir anlam olduğu fikri egemendir. Bunun dışında özel bir [[zühd]] kavramı vardır ve mutasavvıflar hayata dair zevklerden ruhanî zevklere ulaşabilmek için kaçınmalıdırlar. Yoğun bir çilecilik anlayışı mevcuttur fakat bu çileciliğin tezahürleri tarikattan tarikata farklılaşabilir. Tasavvufta farz ve nafile ibadetlerin dışında uzun toplu veya bireysel [[zikir]] önemli bir ibadettir. Ayrıca tasavvufta, kişinin kendisini tasavvufî anlamda geliştirmesi için, bir şeyhe bağlanması şarttır. Tasavvufa göre kişi tasavvufta ilerledikçe çeşitli varlıksal mertebelerden geçer ve sonunda kemâle erer. Ayrıca beden ve nefis doğaları gereği kötü ve hakir görülür, nefse ve bedensel ihtiyaçlara sıklıkla yenilecek bir düşman, aşılacak bir engel olarak bakılır. Buna göre Allah'ın bir parçası olan ruhun, onun varlığında farkındalığına kavuşması için bunlar şarttır. Nitekim bu da çileciliğin tasavvuftaki yerinin sebeplerindendir. Ayrıca tasavvufta Allah'a karşı duyulan ve önemli bir yeri olan [[aşk (tasavvuf)|aşk]] kavramı mevcuttur. Nitekim sıklıkla yapılan ibadetlerin cennet arzusu veya cehennem korkusu yerine bu aşk uğruna yapılması gerektiği vurgulanır. Bu aşk kavramı tasavvuf edebiyatında da kendisine önemli bir yer bulmuştur ve gerek Allah'tan gerekse Muhammed'den tasavvuf edebiyatında sıklıkla sevgili olarak söz edilmiştir.
 
Tasavvuf, özellikle [[şeyh]]-[[mürid]] ilişkisi ve barındırdığı çeşitli ontolojik fikirler (örneğin [[vahdet-i vücud]]) sebebiyle zaman zaman çeşitli din âlimlerince kınanmış ve hatta tekfir edilmiştir. Bu âlimlere bir örnek [[İbn Teymiye]]'dir. [[Gazali]] gibi bazı İslam âlimleriyse tasavvufî görüşe hak vermiş ve İslam dairesi içinde, saf ve hakikî bir yol olduğunu savunmuş, tasavvufun gelişimine katkılarda bulunmuştur.
 
Tasavvufun İslam kültüründeki yeri büyüktür ve gerek Sünnî gerekse Şii topluluklarda önemli bir yer tutar. [[Tasavvuf edebiyatı]] ve musikîsi İslam kültüründe önemli bir rol oynamıştır. Tarih boyunca birçok tanınmış mutasavvıf şair vardır ve gerek tasavvuf edebiyatı gerekse Doğu edebiyatında önemli bir yere sahiptirler. Bunlara [[Celaleddin-i Rumî]], [[Şeyh Galib]], [[Feridüddin Attar]], [[Hâfız (şair)|Hâfız]], [[Sadi Şirazi]], [[İbn Ferid]] ve [[Yunus Emre]] gibi isimler örnek olarak verilebilir.
 
== Dünyada Müslümanlar ==
 
[[Dosya:Islam by country.png|right|thumb|440px|Nüfusunun %10'undan fazlası Müslüman olan ülkeler.{{legend|#008000|[[Sünni]] nüfusun çuğunlukta olduğu bölgeler}} {{legend|#990000|[[Şii]] nüfusun çoğunlukta olduğu bölgeler}} ]]
 
İslam dini, 1.3 - 1.5 milyar inananıyla [[Hıristiyanlık]]'tan sonra dünyanın en yaygın ikinci dinidir.<ref>http://www.adherents.com/Religions_By_Adherents.html</ref>
 
Dünyadaki Müslümanların çoğu [[Ortadoğu]]'da, [[Afrika]]'nın ortasında ve kuzeyinde, [[Asya]]'nın batısı ve güneydoğusunda ve [[Balkanlar]]'da yaşamaktadır. Ayrıca [[Avrupa]], [[Avustralya]] ve [[Amerika]] gibi diğer kıtalarda da on milyonlarca [[Müslüman]] yaşamaktadır.
 
Nüfusunun %100'ü Müslüman olan [[Suudi Arabistan]], Müslüman nüfusun tüm nüfusa oranı bakımından dünya birincisidir.<ref>[https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/sa.html "Saudi Arabia". CIA World Factbook.]</ref> [[Endonezya]], sayısal açıdan dünyanın en fazla [[Müslüman]] nüfusa sahip ülkesidir<ref name="oxfordEndonezya">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1034 "Indonesia, Islam in"]. Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online. Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1034> URL erişim tarihi: 5 Mayıs 2008.</ref>. 237.5 milyon nüfusa sahip Endonezya'nın nüfusunun %85-90'ı Müslümandır<ref name="oxfordEndonezya" /><ref>[https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/id.html "Indonesia". CIA World Factbook.] URL erişim tarihi: 5 mayıs 2008.</ref>. [[Hindistan]] ise sayısal açıdan dünyanın en büyük Müslüman azınlık nüfusunun (138 Milyon<ref>[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=ei3_COM-0035 Gaborieau, M. " India (Hind)."] Encyclopaedia of Islam, THREE. Edited by: Gudrun Krämer, Denis Matringe, John Nawas and Everett Rowson. Brill, 2008. Brill Online. <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=ei3_COM-0035> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>) yaşadığı ülkedir.
 
== İslam ve bilim ==
{{ana|İslam ve Bilim}}
[[Dosya:Lunar eclipse al-Biruni.jpg|11. yüzyıl dolaylarından kalma, [[Biruni|el-Biruni]] tarafından yapılmış ve [[Ay]]'ın farklı evrelerini gösteren bir çizim.|thumb|220px]]
[[Dosya:Cheshm manuscript.jpg|Yaklaşık 1200 yılından kalma, [[göz]]ün [[anatomi]]sini anlatan bir çizim.|thumb|220px]]
İslam'ın yoğun bir şekilde yayıldığı ve İslam devletlerinin yükselişte olduğu İslam'ın altın çağlarında İslam topraklarında birçok bilim adamı yetişmiş ve bilimsel faaliyetler çok yoğunlaşmıştır<ref name="oxfordİlim">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2125 "Science" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. 2008 <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e2125> URL erişim tarihi: 4 Mayıs 2008.</ref>. Bilim anlamına ve İslam kültüründe önemli bir yere sahip olan özgün terim ''ilm''dir<ref name="oxfordİlim" /><ref name="galeİslamVeBilim">Hughes, Aaron. "Science, Islam and." Encyclopedia of Islam and the Muslim World. Ed. Richard C. Martin. Vol. 2. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 611-614. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref> ki bu sözcük Türkçede de bilim anlamında, ''ilim'' şeklinde, eskimiş olsa da, yer almaktadır<ref>[http://www.tdk.gov.tr/TR/sozbul.ASPX?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF05A79F75456518CA&Kelime=ilim "ilim". TDK Güncel Türkçe Sözlük.] URL erişim tarihi: 3 Mayıs 2008.</ref>. İlm terimi aslında "bilgi" anlamında da kullanılır. Her iki anlamı da İslam ile bütünleşmiştir ki nitekim İslam literatüründe ve zaman içinde İslam tarihinde İslam öncesi ve ilk vahyin geldiği döneme ''Cahiliyye Devri'' (veya Cahiliyye Dönemi) denir. İslam devletlerinde ortaya çıkan bilimsel anlayışlara, bulgulara ve bilim adamlarının bütüne zaman zaman İslamî bilimler dendiği olur; bununla tam olarak neyin kastedildiği zaman zaman tartışma konusu olmuş olsa da genel olarak Müslümanlar tarafından yapılan bilimsel çalışmaların bütünü anlamındadır<ref name="galeİslamVeBilim" />. İslamî bilimsel çalışmalar ve bilim adamları, Arap bilimsel çalışmalar ve bilim adamları olarak görülmemelidir; her ne kadar ortak dilleri Arapça olsa da bu dönemdeki bilimsel çalışmaları yapan kişiler birçok farklı etnik gruptan gelmekteydi ve ortak noktaları etnisiteden ziyade İslam devletlerinde yaşayan Müslümanlar olmalarıydı<ref name="galeOrtaÇağBilim">Grant, E. "Science (in the Middle Ages)." New Catholic Encyclopedia. Vol. 12. 2nd ed. Detroit: Gale, 2003. 807-815. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>.
[[Dosya:Al-Jazari Automata 1205.jpg|el-[[Cezeri]]'nin tasarladığı otomatik su kaldırmaya yaran bir ([[otomat]]) icadın betimlemesi; yaklaşık [[1205]] yılından kalma.|thumb|200px|left]]
 
İslamî bilimsel gelişmeler ve bilim tarihinde Yunan filozoflarının eserlerinin İslam kültürüne girişi ve çevrilmesi önemli bir yer tutar ve 8. yüzyılda gerçekleşmiştir<ref name="galeİslamVeBilim" /><ref name="galeOrtaÇağBilim" /><ref name="galeİslamVeBilim2">Brentjes, Sonja. "Islamic Science." New Dictionary of the History of Ideas. Ed. Maryanne Cline Horowitz. Vol. 3. Detroit: Charles Scribner's Sons, 2005. 1155-1160. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref><ref name="galeDinVeBilim">Peters, Ted. "Science and Religion." Encyclopedia of Religion. Ed. Lindsay Jones. Vol. 12. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2005. 8180-8192. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref><ref name="galeİslamVeTıp">Shefer, Miri. "Islamic Medicine." New Dictionary of the History of Ideas. Ed. Maryanne Cline Horowitz. Vol. 4. Detroit: Charles Scribner's Sons, 2005. 1412-1413. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref><ref>Taylan, Necip. "İslam Felsefesi". 136-138.</ref>. Nitekim daha sonra Batılı kaynaklar bu filozofların birçoğunun unutulmuş veya kaybolmuş eserlerini İslam devletlerinde bu eserlerin varlıklarını sürdürmeleri sayesinde keşfetmiş olduğu gibi Müslüman bilim adamlarınca bu bilgiler ışığında ortaya konan bilimsel yenilik ve keşifleri de tanıma fırsatı bulmuştur<ref name="oxfordİlim" /><ref name="galeİslamVeBilim" /><ref name="galeDinVeBilim" /><ref name="galeİslamVeTıp" />. Yunan filozoflarının eserlerinden büyük ölçüde etkilenen ve diğer bazı dış faktörlerden de beslenen bir İslam felsefesi ve bilimleri geleneği oluşmuştur<ref name="galeOrtaÇağBilim" /><ref name="galeİslamVeBilim2" /><ref>Taylan, Necip. a.g.e. 139.</ref>. [[Farabi]]<ref>Taylan, Necip. a.g.e. 165-201.</ref>, [[İbn-i Sina]]<ref>Taylan, Necip. a.g.e. 202-232.</ref> ve [[İbn-i Rüşd]]<ref>Taylan, Necip. a.g.e. 244-254.</ref> tanınmış ve önemli İslam filozoflarındandır<ref name="galeDinVeBilim" />. İslam felsefesi içinde birçok akım oluşmuştur, bunların bazısı İslam'ın ana hatlarını kabul ederken bir kısmı reddetmiştir; örneğin materyalist bir felsefeyi savunan Maddeciler veya Dehriyyûn Tanrı'nın varlığını reddederlerdi<ref>Taylan, Necip. a.g.e. 143.</ref>. Bununla birlikte, İslam felsefesi içerisinde oluşan akımların büyük bir kısmı İslamî temelleri benimsemiş, İslam ile Yunan filozoflarının görüşlerini kaynaştırmaya ve uzlaştırmaya çalışmıştır. Bu açıdan çıkan en büyük ve en çok tartışma yaratan meselelerden bazıları ahiretin salt ruhanî mi yoksa bedensel de mi olacağı, evrenin ezelî olup olmadığı ve dolayısıyla ''[[creatio ex nihilo]]'' (Tanrı'nın "yoktan var etmesi") gibi meselelerdir<ref name="galeDinVeBilim" />. Akılcı ve dış etkilerden etkilenen bir başka akım da kelam yani İslam teolojisidir<ref name="galeİslamVeBilim" /><ref name="galeİslamVeBilim2" />. Bununla birlikte zaman içinde İslam filozofları ve kelam âlimleri ayrışmış ve sıklıkla tartışmalarda karşıt taraflarda bulunmuşlardır; İslam filozofları Yunan filozofların eserlerini ve görüşlerini İslamî bir temelde ele alıp, çeşitli nassları tevil ederken kelam âlimleri daha geleneksel bir yolu edinmiş, Yunan filozoflarının görüşlerini ikinci plana itmişlerdir<ref name="galeDinVeBilim" />. Özellikle Eşari kelamcıları bu konuda ileriye gitmiş ve bilimsel nedenselliği reddetmiştir<ref name="galeDinVeBilim" />.
 
Gerek Kur'an'da insanlara düşünmeyi nasihat eden ayetlerin bulunması, gerekse ilmi öven hadislerin bulunması<ref name="galeİslamVeBilim" />, İslam'da genel olarak akıl ile dinin birbiriyle karşıt olmadığı fikri<ref name="oxfordİlim" />, fetihlerin de ardından zenginleşen ve yayılan İslam devletlerinde bilimsel gelişme buluşların artmasına sebep olmuştur. Bu sebeple,
[[Orta Çağ]] başta olmak üzere, çeşitli dönemlerde İslam devletlerinde önemli bilim adamları yetişmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır: [[İbn-i Heysem|İbn el-Heysem]], [[Biruni|Ebu Reyhan el-Biruni]], [[İbn-i Nefis]], [[İbn Bace]], [[İbn Tufeyl]], [[Harezmi]], [[Cabir bin Hayyan]], [[Ömer Hayyam]], [[El Cezeri|Cezeri]], [[İbn Haldun]], [[Nasîrüddin Tûsî]] ve [[Takiyüddin]]<ref name="galeOrtaÇağBilim" /><ref name="galeİslamVeBilim2" />. Batı bilim tarihinde bu bilim adamların birçoğunun buluşları daha sonradan tanınmıştır<ref name="galeİslamVeBilim2" />. Bu Müslüman bilim adamlarının buluşları ve çalışmaları çok çeşitliydi ve felsefeden, matematiğe, matematikten tıbba, tıptan hukuka, hukuktan astronomiye, astronomiden sosyolojiye kadar çok çeşitli ve geniş bir alanda, birçok farklı dilim dalını kapsayacak şekildeydi<ref name="galeİslamVeBilim" /><ref name="galeİslamVeBilim2" />.
 
== İslam ve sanat ==
[[Dosya:Selimiye Mosque, Dome.jpg|[[Selimiye Camii|Selimiye Camisinin]] kubbesinin içi; [[Edirne]], [[Türkiye]]. İslamî sanatlarda dekoratif sanatlar çok önemli bir yer tutar.|thumb|270px]]
İslamî sanatlar İslam kültürünün büyük bir bölümünü oluştururlar<ref name="galeİslamiSanat">Blair, Sheila S. and Jonathan M. Bloom. "Art." Encyclopedia of Islam and the Muslim World. Ed. Richard C. Martin. Vol. 1. New York: Macmillan Reference USA, 2004. 75-82. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. İslamî sanat(lar) terimi görece yeni bir terimdir ve genel olarak modern bir kavram olarak ele alınabilir<ref name="galeİslamiSanat" />. Terim ile kastedilen İslam topraklarında üretilen, İslam kültürünün izini taşıyan sanat eserleridir; eserlerin illâ ki Müslüman için veya Müslümanlar tarafından yapılmış olması gerekmez<ref name="galeİslamiSanat" />. Nitekim birçok [[Hindu]], [[Hıristiyanlık|Hıristiyan]] ve [[Yahudi]] sanatçılar İslamî sanat eserleri verdikleri gibi, Müslümanlar tarafından yapılan bazı sanat eserlerinin alıcıları, sahipleri [[gayrimüslim]]dir<ref name="galeİslamiSanat" />. Zaman zaman tarihi İslamî sanat eserleri ve sanatçılar çağdaş zamanlarda dinîden ziyade millî sanat açısından değerlendirilmiştirler; bununla birlikte bu genelde yanlış bulunur zira İslamî sanatlarda tarih boyunca ortak olan değer ve vurgu İslamdır ve sanatlar birçok [[etnik grup|etnik grubun]] katkısının sonucu olarak ortaya çıkmışlardır<ref name="galeİslamiSanat" />. Nitekim o dönemlerde İslam topraklarında bulunan [[vatandaş]]ların da ayırıcı özelliği etnik gruplarından ziyade dinleriydi ve bu sebeple de bugün birçok tarihî İslamî sanatçının yaşadığı toprağa bakarak etnik kökenini bilmek çok zordur<ref name="galeİslamiSanat" />.
 
İslam itikadındaki Allah inancında [[antropomorfizm]]e yer verilmemesi ve buna kesin bir şekilde karşı çıkışı, Allah'ın sureti olmadığı için betimlenemeyecek olduğu inancı [[Hıristiyanlık]]takine benzer bir [[ikona]] ve dinî resim geleneğinin oluşmasını engellemiştir<ref name="galeİslamiSanat" />. Ayrıca İslam'da peygamberlere ilâhî özelliklerin izafe edilmemesi peygamberlerin de betimlenmesini dinî anlamda büyük ölçüde gereksiz kılmıştır<ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeİslamiSanat" />. Ek olarak İslam'ın [[putperestlik|putperestliğe]] karşıt oluşu ve Kur'an'da putperestliğin şiddetli bir şekilde reddedilmesi özellikle [[heykel]] gibi sanatlara Müslümanların, özellikle de aktif [[paganizm|pagan]] putperestliğinin devam ettiği çağlarda, mesafeli durmasına sebep olmuştur<ref name="galeAtlasSanat">"Islamic Arts." Historical Atlas of the Islamic World. Derby, United Kingdom: Cartographica, 2004. 172-175. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Bununla birlikte Kur'an'da heykel sanatına veya insan (peygamberler dahil) suretlerinin betimlenmesine, tapınmak yani putperestlik için yapılmadıkları sürece, karşıt bir ayet bulunmaz<ref name="galeİslamiSanat" />. Nitekim sonraki yüzyıllarda özellikle yeni fethedilen topraklarda var olan sanat gelenekleri ile İslam'daki kavram ve sembollerin kaynaşması sonucu, özellikle İran bölgesinde, gerek Muhammed gerekse diğer peygamberleri betimleyen görsel eserler de, nadir de olsalar, yapılmışlardır<ref name="oxfordResim">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1808 "Painting" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e1808> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref> ve figüratif betimleme yedinci yüzyılın ilk dönemlerine kadar pek de sorunsal olmamıştır<ref name="galeİslamiSanat" />. Bununla birlikte özellikle peygamberin betimlemeleri dinî bir bağlamda değil de tarihî bir bağlamda yapılmıştır<ref name="galeİslamiSanat" />.
 
Batı'da sanatın önder türleri resim ve heykelken, İslam'da bu formlar yukarıda belirtilen sebeplerin de etkisiyle benimsenememiştir<ref name="galeİslamiSanat" />. Bunun yerine [[ahşap]], [[metal]] işlemeciliği, dekoratif sanatlar, [[seramik]] ve [[cam]] sanatları ile ciltleme ve [[hat sanatı|hat]] sanatları büyük yer ve öneme sahiptir<ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeAtlasSanat" />. Süsleme sanatlarında özellikle geometrik ve simetrik motifler sıklıkla yer almıştır<ref name="galeİslamiSanat" /><ref>[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_SIM-0694 Kühnel, E. "Arabesque." Encyclopaedia of Islam. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2008.] Brill Online. <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_SIM-0694> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref>.
[[Dosya:Story of Mejnun - in wilderness.jpg|[[1507]]'den kalma bir minyatür. Betimlenen [[Leylâ ile Mecnun]] hikâyesinden Mecnun'dur.|thumb|220px|right]]
[[Dosya:Patio Arrayanes.jpg|[[El Hamra Sarayı]], [[Granada]], [[İspanya]].|thumb|220px|left]]
 
Gerçekçi suret betimlemesinden uzak duran İslam sanatı, daha hayalcî bir tarza sahip olan [[minyatür]] sanatını geliştirmiştir. Gerek açı, gerekse özgün stilleriyle minyatür sanatı farklı bir görsel sanat dalıdır ve İslam sanatında büyük yer tutar, başlıca figüratif sanattır<ref name="oxfordResim" />. Buna ek olarak, İslam'da önemli bir yer tutan yazıyı baz alan güzel sanat türü, ''hüsn-ü hat'', yani hat sanatı İslam toplumundaki suret karşıtlığından da yararlanarak büyük ölçüde gelişmiştir<ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeKaligrafi">Schimmel, Annemarie. "Calligraphy: Islamic Calligraphy." Encyclopedia of Religion. Ed. Lindsay Jones. Vol. 3. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2005. 1372-1373. Gale Virtual Reference Library. Gale.</ref>. Hat sanatında birçok tarz ve üstat geliştiği gibi, farklı İslam devletlerinde, [[Arap alfabesi]]ni kullanan farklı dillerde, daha farklılaşmış stiller ortaya çıkmıştır<ref name="galeKaligrafi" /><ref name="oxfordHat">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e403 "Calligraphy and Epigraphy" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e403> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref>. Hat sanatı gelişiminde zaman zaman soyut da olsa figüratif özellikler de kazanmıştır; örneğin zoomorfik hat eserlerine sıklıkla rastlanır<ref name="oxfordHat" />. Özellikle hat sanatıyla birlikte anılan [[tezhip]] sanatı dekoratif bir sanat olarak öne çıkmış, Kur'an nüshalarının oluşturulmasında hat ile birlikte dekoratif ve estetik açıdan önemli bir yere sahip olmuştur. Gerek ciltcilik gerekse süsleme açısından en güzel örnekleri sunan Kur'an nüshaları olmuştur<ref name="galeİslamiSanat" />. Kur'an nüshalarında hat ve tezhibe sıklıkla rastlanırken, figüratif dekorasyonlara ve betimlemelere rastlanmaz<ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeAtlasSanat" />. Bunun yerine minyatür gibi figüratif betimlemeler destan ve manzum hikâyelerin nüshalarında sıklıkla kullanılmıştır<ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeAtlasSanat" />.
 
[[Dosya:SultanAhmetMosqueCourtyard.jpg|Avlusu ve minareleriyle [[Sultan Ahmet Camisi]], [[İstanbul]], [[Türkiye]].|thumb|220px|left]]
 
Bunlara ek olarak İslam sanatında [[mimari]] önemli bir yere sahiptir. İlk dönemlerde (gerek İslam öncesi ve İslam'ın ortaya çıktığı dönemlerde) İslam'ın geliştiği merkezler olan Mekke ve Medine'de mimari açıdan gelişmemiş şehirlerdi<ref name="brillMimari">[http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0062 Creswell, K.A.C. "Architecture." Encyclopaedia of Islam. Edited by: P. Bearman , Th. Bianquis , C.E. Bosworth , E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2008. Brill Online.] <http://www.brillonline.nl/subscriber/entry?entry=islam_COM-0062> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref>. Özellikle İslam devletinin yönetiminin saltanata geçişinden sonra, yapılan fetihlerle de mimariye olan ilgi artmış<ref name="brillMimari" />, zaman içinde farklı toprakların mimarisinden de etkilenerek farklı mimari stillerde [[cami]]ler, [[mescit]]ler, [[medrese]]ler, [[saray]]lar, [[köprü]]ler ve [[kervansaray]]lar yapılmaya başlanmıştır<ref name="brillMimari" />. İslam’a has ibadet yeri olan camilerin mimarisi özellikle İslam mimarisi içerisinde önemli bir rol oynamıştır<ref name="oxfordMimari">[http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e188 "Architecture" Oxford Dictionary of Islam. John L. Esposito, ed. Oxford University Press Inc. 2003. Oxford Reference Online.] Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t125.e188> URL erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.</ref>; ilk fethedilen topraklarda, özellikle Suriye'de, kiliseler camiilere çevrilmişken daha sonra fethedilen yeni topraklarda ve kurulan yeni şehirlerde Müslüman camiler inşa etmeye başlamışlardır<ref name="brillMimari" />. Farklı iklimlerden ve etnik kültürlerden etkilenerek camii mimarisi bölgeden bölgeye farklılık gösterir<ref name="brillMimari" /><ref name="oxfordMimari" />. Bu tip (cami, medrese vs.) dinî mekânların mimarisinde suret betimlemesine pek yer verilmez<ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeAtlasSanat" />, bunun yerine dekoratif, sık sık [[geometrik]] ve [[arabesk]] türde süslemeler mevcuttur<ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeAtlasSanat" /><ref name="brillMimari" />. Bununla birlikte dinî olmayan [[seküler]] mekânların mimarisinde suret betimlemelerine yer verilmiştir; örneğin özellikle eski hamamlarda ve saraylarda buna rastlanır<ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeAtlasSanat" /><ref name="brillMimari" />. Bununla birlikte seküler mekânlar zaman içinde dinî mekânlar kadar iyi korunmamıştır<ref name="galeİslamiSanat" />.
 
[[Tekstil]] bazlı sanatlar da İslami sanatlar açısından önemli bir yere sahiptirler<ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeAtlasSanat" />. Ticari açıdan da büyük bir gelir kapısı oluşturan tekstil üretimi çok gelişmişti ve çok çeşitli ham maddeler kullanmaktaydı<ref name="galeİslamiSanat" /><ref name="galeAtlasSanat" />. [[Halı]]lardan çok amaçlı [[kumaş]]lara, tülbentlere kadar birçok farklı tekstil ürünü<ref name="galeAtlasSanat" /> farklı tarz ve tekniklerle dokunarak hazırlanır,önemli bir kısmı ithal edilirdi. Nitekim [[Orta Çağ]]'da kiliselerde [[aziz]]lerin kemiklerinin sarılıp saklandığı işlemeli kumaşların çoğunluğu İslam topraklarından gelmekteydi ve bugün varlığını sürdüren bu kumaşlar o dönemlerdeki İslam kumaş sanatlarının güzel örneklerini oluşturmaktadır<ref name="galeİslamiSanat" />.
 
== Ayrıca bakınız ==
* [[İslam ve kadın]]
* [[İslam'da insan hakları]]
* [[İslam ve antisemitizm]]
* [[İslam ve Yahudilik]]
 
== Kaynakça ==
* Esposito, John (1998). Islam: The Straight Path, 3rd, Oxford University Press. ISBN 978-0-19-511234-4.
* Esposito, John (2000b). Oxford History of Islam. Oxford University Press. 978-0195107999.
* Esposito, John (2002b). What Everyone Needs to Know about Islam. Oxford University Press. ISBN 0-19-515713-3.
* Esposito, John (2003). The Oxford Dictionary of Islam. Oxford University Press. ISBN 0-19-512558-4.
* Peters, F. E. (2003). Islam: A Guide for Jews and Christians. Princeton University Press. ISBN 0-691-11553-2.
* Encyclopaedia of Islam Online. Ed. P.J. Bearman, Th. Bianquis, C.E. Bosworth, E. van Donzel, W.P. Heinrichs. Brill Academic Publishers. ISSN 1573-3912.
* Encyclopedia of Islam and the Muslim World. Ed. Richard C. Martin. Vol. 2. New York: Macmillan Reference USA, 2004. ISBN 978-0-02-865912-1.
* O'Leary, De Lacy. "İslam Düşüncesi ve Tarihteki Yeri". 114. Ankara Ü.İ:F. Yayınları. Ankara, 1971.
* Ateş, Süleyman. "Sülemi ve Tasavvufi Tefsiri"; 1. Sönmez Neşriyat. İstanbul, 1969.
* Güngör, Erol. "İslam Tasavvufunun Meseleleri". 50-63. Ötüken. İstanbul, 1984.
* Kurtkan, Amiran. "Sosyolojik Açıdan Tasavvuf ve Laiklik". 38-39. Kutsun Yayınevi. İstanbul, 1977.
* Historical Atlas of the Islamic World. Derby, United Kingdom: Cartographica, 2004. Gale Virtual Reference Library. Gale.
* Encyclopedia of Modern Asia. Ed. Karen Christensen and David Levinson. Vol. 1. New York: Charles Scribner's Sons, 2002. Gale Virtual Reference Library. Gale.
* Encyclopedia of the Modern Middle East and North Africa. Ed. Philip Mattar. Vol. 1. 2nd ed. New York: Macmillan Reference USA, 2004. Gale Virtual Reference Library. Gale.
* Encyclopedia of Religion. Ed. Lindsay Jones. Vol. 8. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2005. Gale Virtual Reference Library. Gale.
* The Concise Oxford Dictionary of World Religions. Ed. John Bowker. Oxford University Press, 2000.
* Kılavuz, A. Saim. "Anahatlarıyla İslam Akaidi ve Kelam'a Giriş". Ensar Neşriyat. İstanbul; 1987.
* Taylan, Necip. "Anahatlarıyla İslam Felsefesi". Ensar Neşriyat. İstanbul; 2000.
 
=== Dipnotlar ===
{{Kaynakça|2}}
 
== Dış bağlantılar ==
* Kur'an kavramlarının kaynakları [[Sevan Nişanyan]], Seminer [http://www.youtube.com/watch?v=rqsFF_DW_g8 Kuran&#39;ın Kültürel ve Terminolojik Kaynakları - Sevan Nişanyan - YouTube<!-- YBot tarafından 07.08.2013 tarihinde oluşturulmuştur. -->]
* [http://www.youtube.com/watch?v=-jDYQWU_XiM] Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Farklı kültürlerden alınan İslami kavram ve anlayışlar
* [http://www.youtube.com/watch?v=GqFanQWsZUw] İbrahimi dinlerin kavramsal kaynakları, seminer
 
* [http://www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/default.aspx Diyanet İşleri Başkanlığı resmî sitesi] (Türkçe)
* [http://www.encyclopedia.com/doc/1E1-Islam.html "Islam". The Columbia Encyclopedia, Sixth Edition. Copyright 2008 Columbia University Press.] Encyclopedia.com. (İngilizce)
* [http://www.al-islam.org/encyclopedia/ ''A Shi'ite Encyclopedia'' ("Şii Ansiklopedisi").] al-islam.org (İngilizce)
* [http://www.muslimheritage.com/ Müslümanların Uygarlığa Katkıları.] Muslimheritage.com (İngilizce)
* [http://www.islamiyet.org/ İslamiyet org.] islamiyet.org (Türkçe)
 
 
{{Link SM|ceb}}
{{Link SM|he}}
{{Link SM|id}}
{{Link SM|pt}}
{{Link KM|es}}
{{Link SM|ar}}
{{Link KM|zh}}
{{Link SM|hu}}
{{Link SM|ms}}
{{Link SM|eo}}